Sevgili!
Zalimsin ve bu yakışıyor sana. Sakın
mazlum olma!
Bu aşkta bir mazlum olur o da
bana yakışır.
Aşkta zulmedenlerdensin! Yakışır sana.
Aşkın mazlumuyum. Yaraşır bana.
Dinle şimdi: Bir cana nasıl
işlenir hüzün rengârenk, bir cama verilen şekil, işlenen nakış misali! Bir cana
nasıl yakışır hüzün çiçek çiçek; kokusu rengi süsü milyon acıya denk! İşte
sevgili o cama hayat veren sensin hüzün renkli boyalarınla, ellerinle şekil
veren.
Cam ateşle cam olur, can ateşle
can olur.
Şekil vermek elinde bu cana, renk
vermek, can vermek!
Atılan taş gibi orta yerinden
kırılır can. Sen yaramaz bir çocuksun sevgili, kaç şimdi canı kırdın çünkü! Kaç
yakalanmadan can sahibine! Kaç can kıracaksın daha sevgili, kaç da kurtul
canlardan. Sana canlar getireceğim; kır da kır mutlu olacaksan! Dokuz canlıyım,
kır beni tek tek. Canım sana armağan olsun. Varlığın bana eziyet olsun. Tek kır
canımı! Bütün parçaları yan yana getirsen ne yazar artık! Can kırılmıştır bin
parçaya, bin acıya gark olarak. Bu çark dönmez bir daha, bu dikiş tutmaz, bu
yara kapanmaz. Kalptir kırılan sevgili cam değil! Candır kırılan cam değil!
Ah sevgili!
Seni sevmek bir yana özlemek
diğer yana! Yana yakıla ardına düşmek reva bu cana! Sen olmadan olmaz bu yaşam,
bu kıvam. Tutmaz sen olmadan bu maya, bu dava! Son bulmaz seni bulmadan,
almadan bil işte! İç hüznü bir dikişte, aklın fikrin bu işte! Sen bu işin
pirisin artık, işkencem senin elinden olsun, zehrim. Bil işte!
Can çekilişim var bu akşam
sevgili! Bana oyna! Ben çıksın sana; büyük ikramiyen olayım amortin değil!
Ah sevgili!
Zalimlik bir sana yakışır!
Bugün ne giysem deme! Zalimlik
libası pek yaraşıyor sana! Pek de şık duruyor üzerinde. Açık ara birinci
olursun bu yarışta! Pek de moda olur zulmetmek senden sonra, pek de hoşuna
gider halim! Ah seni zalim!
Nasıl denk gelir bir taş bir
kafaya? Nasıl acıtır nasıl kanatır? Nasıl kırar al kan içinde koyarak? Kalp de
öyle kırılır işte! İsabet eden söz taşlarınla nasıl acır, nasıl kanar anlayamazsın?
Dikiş tutmaz bir daha kapanmaz o yara! Haber salın o yâre bilsin yerini, bilsin
işte isterse beni koysun kenara! Zalimsin işte yâr!
Bir cana bir göz değdiğinde, hüzünlü
ve öfkeli bir bakış isabet ettiğinde, işlediğinde nakış gibi bir dövmeci iğnesiyle
tam ortasına aşkı ve meşki; can kalakalır nazar değmiş gibi bütün hüznüyle. Ortasında
bu aşkın ve bir o kadar şaşkın. Göz değdi mi cana köz olur can. Yanar da yanar
kanar da kanar. Su olsan ne yazar sevgili, rüzgâr olsan ne eser? Bu yangını ol
afet keser, sever ve can biter.
Bir cana bir can değdiğinde gül
açılır kalpte bahar gelir. Ben sen biz olur aniden toptan açar gül bahçesi.
Goncası dudak olur, rengi yanak, kokusu teri olur. Her şey mis olur birden, hüznü
sis olur. Bir cana bir can değdiğinde; gül
açılır yanağında al al olur, dudakları bal bal olur. İçmek istersin o candan bu
cana kana kana abı hayatı, afiyet olur.
Ah sevgili sen yok musun sen? Düşman
başına… Yok yok eksik olma başımdan!
Ah o gözleri yok mu ol afetin? Canıma
işler bir kızgın demir gibi! Canımı okur bir süzgün bakış gibi! Ah o gözleri
yok mu ol afetin? Değer de kanatır, kanatır da acıtır. Ağlatır mütemadiyen o
gözler. Kirpiklerimde asılı kalır hüzünler. Yüreğime akıtır sapır sapır yaşları.
Ya kaşları? Sorma gitsin canımı okur oynatınca, kirpikleri canıma batar
yaklaşınca!
Ah o sözleri yok mu ol afetin? Oturtur
bir ham yemek gibi kalakalır öylece kalbimde!
Ah sevgili!
Zalimsin.