“Aysel git başımdan ben sana göre
değilim” şair, Aysel demiş siz başka bir isim dersiniz. Ama duygular ortaktır.
Bu yazı bu ortaklığa göndermedir.
Git başımdan, seni artık istemiyorum.
Karanlığımla baş başayım. Aydınlığını sana bırakıyorum.
Terk et içindeki ben duygularını,
imtiyaz hakkını al benden, ko beni yaban ellere, ben sana göre değilim.
Medeniliğini zayi etme ben uğruna. Değmez bana bil!
Hem kabayım, taşrayım, nadanım.
Sen zarifsin, naifsin, nefissin.
Zarar gelmesin sana; zarafetine gölge
düşmesin, naifliğine sert bir söz isabet etmesin, nefisliğine kem göz nazar
kılmasın.
-Ben seni bırakıp gidemem! İsteme
bunu benden! dedi kızcağız. Ağlıyordu. Bir köy çeşmesi gibiydi gözleri.
Soğuktu, doğaldı ve temizdi. Kirpiklerinden süzülüp düşüyordu yaşlar ve akıyordu
gözlerinden al yanaklarına doğru sicim sicim. Oradan bal dudaklarına oradan da
ak gerdanına değiyordu yaşlar. Gözden aşağı yaş olmuştu. Yaş kesilmişti, birden
taş!
-A be gülüm! A be ceylanım değmez,
dedim bana! Atilla İLHAN ne de güzel ifade etmişti: “Aysel git başımdan ben sana göre
değilim” Gitmen için Kaptan’ı buldum; Atilla İLHAN’I… Şahidim o,
dayanağım!
-Gidemem anla sen de halimi! Gör
cemalimi anla! Bak gözlerime çak vaziyetimi işte! Gidemem senden, kopamam,
kovamam. Anca beraber kanca beraber! Çirkinsen ben de çirkinim. Senin
çirkinliğini hiçbir güzelliğe değişmem.
-Git başımdan! Rica ediyorum,
kusurlarım seni de etkiler. Yanlışlarım hayatımdaki tek doğru olan seni de
götürür. Buna izin veremem. Arzuhalimi böyle bil, senden uzak durmam icap eder
bugün.
“Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.”
-ÖLÜRÜM DE GİTMEM! dedi
kız inatla ve hiddetle.
-İnat etme, git sadece.
Mutluluğa git, aydınlığa, huzura… Bak işte çirkinim, git başımdan artık. Bırak peşimi, sermişim
aşkın leşini ayaklarımın altına. Çirkinliğimin senin güzelliğine halel
getirmesini istemiyorum. Bu yüzden uzak dur benden lütfen! Sana bulaşmasın
karalığım, ömrüne dolanmasın can bağım. Ben
sana göre hiç değilim, arsızım çokça, kalp hırsızıyım. Beterim daha beterini arama
sakın! Uzak dur benden, sana göre değilim! Kirliyim ilkin, ruhumdan akıyor
içimi kaplayan düşünceler. Bir kalıp buz gibi eriyip dökülecek kem duygular.
-Dökülsün bana ne! dedi umarsız bir
şekilde kızcağız.
-Bak gitmen senin yararına benim
zararımadır. Çıkarını gözet lütfen.
“Benim yağmurumda gezinemezsin
üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
Hiçbir dakikamı yaşayamazsın. “ Kalman için bir sebep değilim, gitmen
için milyon sebebim. Hüzünlüyüm hep yağmurlarımda ıslanmanı istemiyorum.
Acılıyım 24 saat, figanlarımı duymanı istemiyorum. Hem meşgulüm güzelliğinin
hakkını veremiyorum seni doyasıya seyrederek. A be cancağızım gitsene!
Yüzsüzlüğe vuruyorum artık beni terk etsene!
-Boşa gazel okuma! Beni hiçbir güç
götüremez senden! Anlasana ya, et kemiğiz işte! Daha basit bir ifade var mı?
diye dişlerini gösterdi yine kızcağız.
-Ne zorsun sen! Bu zorluğun bana tek!
Aşkın bana kesiyor değil mi? Yapamam bile bile seni riske atamam. Sen
dokunulmazımsın. Canımsın cana zarar gelsin istemem. Bana gelsin her ne
gelecekse! Her ne olacaksa bana olsun. Son kez söylüyorum: “Aysel git başımdan ben sana göre
değilim.” Git Allah aşkına ya!
-Geç bunları. Laf u güzaf hep! Hap mı
attın sahiden. Kafan uçmuş ya! Sen bana göre değilsin diğerleri hepsi on numara
küçük gelir inan! Gidemem senden, ayrı kalamam, bırakamam. İnadına ölçümsün.
-
Ne
diyeyim sana Allah seni ıslah etsin işte! Kuru inat beni mahvedecek.
Sana bir şey olursa kendimi affetmem
bilesin. “Aysel git başımdan seni seviyorum.” demişti ya şair işte bende sana söylüyorum: “Git-me
başımdan, kal yanımda. Bu seni seviyorumun ilanıdır.”
Git….me sakın!
Artık vakit çok geç gitmen için.
Bende kalmanı istiyorum harbiden.
Ne olacaksa olsun gayri.
Kal.
-Şöyle aşka gel işte, imana! dedi kızcağız
neşe ve coşkuyla, adamına sarıldı.