Çocukken mutluyduk
Çocukluğum geliverdi gözlerime yeniden
Okul defterlerimizi çimento kâğıdıyla kaplar dık dayansın diye
Kendi oyuncağımızı kendimiz yapardık...
Bazen karpuz kabuğu olurdu kağnı arabamız
Bir zeytini iki kez ısırırdık bereketli yoksul sofrasında
Tandırda pişen ekmek kabarıp kese gibi olunca, babamızın parası olacaktı yarınlarda
Hayaldi ama mutluyduk…
Hey gidi günler hey!
Yeni yeni terlemişti bıyıklarım
Öyle diyordu görenler
Limon suyuyla yatırır, ayırırdım saçlarımı ortadan
Hem modaydı kulakları kapatan saçlar
Çok mutluydum sokakta yürürken
Bana bakan gözlerde ki tebessümden
Çünkü mahallede okuyup öğretmen olacak bir ben vardım
Uzaktan bakardım mahallenin en zengini
Bakkal Hasan amcanın
Yanakları nar kırmızısı kızına
Dağın tavşandan yoktu haberi ama
İsimlerimizin baş harflerini kazımıştım kalbin içine
Ucu bucağı olmayan zerdali bahçesinde ki ağacın gövdesine
Ufak tefekti babam
Lâkin
Dağ gibi görünürdü gözüme
Helâl lokmalarıyla büyüdük yedi kardeş
Kışın zemherisinde bile
Bahar umudunu taşıdı yüreklerimiz
Ya şimdi;
Kuş sütü eksik sofralarımızda
Üst baş o biçim fiyakalı
Ya huzur
Ya mutluluk
Kim bilir?
Belki de koyu bir çınarın gölgesinde uyuya kalmıştır İnsanlık…
Çocukluğum geliverdi gözlerime yeniden
Okul defterlerimizi çimento kâğıdıyla kaplar dık dayansın diye
Kendi oyuncağımızı kendimiz yapardık...
Bazen karpuz kabuğu olurdu kağnı arabamız
Bir zeytini iki kez ısırırdık bereketli yoksul sofrasında
Tandırda pişen ekmek kabarıp kese gibi olunca, babamızın parası olacaktı yarınlarda
Hayaldi ama mutluyduk…
Hey gidi günler hey!
Yeni yeni terlemişti bıyıklarım
Öyle diyordu görenler
Limon suyuyla yatırır, ayırırdım saçlarımı ortadan
Hem modaydı kulakları kapatan saçlar
Çok mutluydum sokakta yürürken
Bana bakan gözlerde ki tebessümden
Çünkü mahallede okuyup öğretmen olacak bir ben vardım
Uzaktan bakardım mahallenin en zengini
Bakkal Hasan amcanın
Yanakları nar kırmızısı kızına
Dağın tavşandan yoktu haberi ama
İsimlerimizin baş harflerini kazımıştım kalbin içine
Ucu bucağı olmayan zerdali bahçesinde ki ağacın gövdesine
Ufak tefekti babam
Lâkin
Dağ gibi görünürdü gözüme
Helâl lokmalarıyla büyüdük yedi kardeş
Kışın zemherisinde bile
Bahar umudunu taşıdı yüreklerimiz
Ya şimdi;
Kuş sütü eksik sofralarımızda
Üst baş o biçim fiyakalı
Ya huzur
Ya mutluluk
Kim bilir?
Belki de koyu bir çınarın gölgesinde uyuya kalmıştır İnsanlık…