Danimarka dünyanın kuzeyinde kutuplara yakın olan bir ülke..
Şu an Türkiyede hava sıcaklığı ortalama 20 derece ise burada sanırım üçte biri, yani soğuk..
Avrupa saatiyle gece 23 balkonda bir kahve molası ile gelen bir gökyüzü görselliği ile aklıma yine huzursuz savaş bölgesi geldi..
Bu gün oldukça yağmurlu ve puslu bir hava vardı, Sanırım şimdi hava sıcaklığı 8 derece civarında..
Gökyüzü kara bulutlarla kaplı dolunay ise puslu ama olabildiğince de ihtişamlı..
ihtişamlı, evet ama huzurlu bir ülke içindi bu deyim, peki; ya huzursuz savaş bölgeleri için !
Hayal etmesi bile bir tedirginlik ifadesi, hem de ben bunları düşünürken..
Caddeden geçen eski bir arabanın egzozu ya patladı veya benzin sıkışıklığından egzoz garip bir ses çıkardı..
Adeta aklım başımdan gitti diye bilirim..
Olacak ya tam da savaşı düşündüğüm sırada..
Halk küçük topluluklar dahi oluşturup konuşamıyorlardır, televizyonlarda her kafadan bir ses, kime inanacaklar acaba?
Hadi şehirler neyse yiyecek konusunda, ya kasaba ve köyler..İnsanlar kendilerini mi düşünsün yoksa hayvanlarını mı ?
Önümüz kış hava koşulları daha bir çıkmaza girerek soğuduğunda, doğanın acımasızlığı ayyuka çıkarak hayvan telefine,
insanların ölümüne sebebiyet verecek..
İnsaniyetliğin ölümü bu olsa gerek..Nasıl bu kadar acımasız oluna biliyor aklım sırrım almıyor, sıcak yataklarımızda uyurken,
rahatsız olanlarımız çok ama, savaşı engellemek istemeyenlerse bir o kadar fazla !!
Matematiksel olarak bizlerse azınlık oluyoruz bu hesaba göre..
Yazımın başında bahsetmiş olduğum o kara bulutlu puslu havayı o mahalli bölgelerde düşünecek olursak !!
Şehirlerde ki patlamaların nereleri olacağı bilinmiyorken, insanların şaşkın şaşkın bir sağa bir sola kaçıştıklarını
hayal etmek hiçte zor değildir..
Hayatlarını yitiren aile efratları, aç kalmak, yağmacılık, tecavüz olayları, ölüm korkuları ve daha niceleri..
Ebeveynlerin; Aman biz ölsek neyse deyip,
büyük çocuklarına, sizler büyüksünüz, bize bir şey olduğunda küçük çocuklar size emanet deyişleri..
Sanki kendimi bir anda onların yanlarında hissetmiş gibi oldum..
Empati yoluyla, insanların yüzüne sinen savaşın soğuk yüzünü fevkalade göre bilmek mümkün, öyle değil mi ?
O küçük çocuklar büyüdüklerinde, yani ölmez sağ kaldıklarında !!
Ya yarının psikopatları olurlarsa, tamam olmazlarda, ya olurlarsa, yada hırsızları, uğursuzları,
mesela yokluk ve sefilliklerinden dolayı kadınların kendilerini pazarladıklarını !!
Bu kadınlar belki de yavruları olan bir ANA aç çocuklarını doyurabilmek adına :(
Müslüman Müslümanı kırıyor, hani iffet ve namustu, bu nasıl bir anlayıştır ?
Salt, anasına, bacısına, kadınına çoluk çömleğine sahip olmak değildir, aynı zamanda
kişinin en büyük namuslarından biridir Vatan aşkı ve sahiplenmesi..
İnsanoğlu dünya kurulduğundan bu yana, nasılda acımasız..
Silah satışı, benzin ve toprak gaspı, uluslar arası terörden daha önemli unsurlar varken !!
Hep bir ego peşinde, oysa ozon tabakasının deliği gün be gün artmakta, savaşlardan iklim değişiklikleri,
hayvan neslinin azalmaları, radyasyondan özürlü (handikap) çocukların doğması gibi..
Nasıl bir kahve içimiyse bu, uykum firarda !
Sanırım en iyisi siteye girip bu nesir asmak..
Oysa, sitede sevdiğim bir kızıma söz verdiğim ''Bir Anne Hatıramı'' yazacaktım..
(
Bir Kahve İçiminde... başlıklı yazı
GülsenTunçka tarafından
18.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.