Onlar ki görmediklerine inanırlar'(Bakara suresi)
Gözün
olduğu için, baktığın için değil, gönlün olduğu için gördün
Takva
sahiplerinin ruhları ile bu ruhların bitimsiz bir güç merkezidir
Bütün
varlık âleminin kaynağı olan,
Göz
ferini, diz dermanını, yumruk fermanını yürekten alır.
Yüce
güç arasında var olan sıkı ilişkiye
Duygusal
engeller mani olamaz.
Görmedinse göz olmadığı için değil, hatta
"göz bakmadığı" için değil,
"gönül akmadığı" için görmedin.
Tıpkı
yapmadıklarını gönlün olmadığı için yapmadığın gibi.
Tarih
bir işe baş koyanların, önce o işe gönül koyduklarının şahididir.
Ah Tek hece
Bütün lisanlarda aynı okunan mana...
Bir elif; ardından bir he...
Allah
adının ilk ve son harfi... Elif ve he ile yanmış âşık...
Yine bu takva sahiplerinin ruhları ile
Diğer fizik ötesi gerçekler, güçler,
enerjiler,
Yaratıklar ve varlıklar arasına
Duyu organları engel olarak giremez.
Görünmeyene inanmak; insanın,
Sadece duyu organlarının algılama kapasitesi
ile yetinen
Hayvanlık düzeyini aşarak insanlık mertebesine
yükselmesini sağlayan ilk eşiktir.
O insan ki, varlık âleminin, duyu organları
ile ya da
Duyu organlarının uzantısı olarak görev yapan
Aygıtlar âlemi ile algılayabildiği
Küçük ve sınırlı kesimden
Çok daha geniş çaplı olduğunun bilincindedir.
Bu bilinç, insanın tüm varlık âleminin
mahiyetini,
Kendi öz varlığının mahiyetini,
Bu varlık âleminin yapısında bulunan güçlerin
mahiyetini,
Fizik ve fizikötesi varlık âleminde bulunan
güç ve plân ile ilgili
Algılarının sağlıklı olmasını derinliğine
etkileyen bir düşünce aşamasıdır.
Aynı zamanda yeryüzünde hayatını da
derinliğine etkilemektedir.
Çünkü sadece duyu organlarının algılayabildiği
dar bir alanda
Yaşayan biriyle, sezgisi ve basireti sayesinde
kavradığı
Büyük bir evrende yaşayan insan bir değildir.
Zira basiretini kullanan bu insan, bu büyük âlemin
Kıvrımlarında ve derinliklerinde barındırdığı
yankıları
Gizli mesajları algılar.
Güneşi
gizleyen bulut, gizleyebilir mi hiç varlığını güneşin;
Acıyı saklayan tebessüm, ya saklayabilir mi hiç
vücudunu acını
Yine bu insan kısacık ömrü ve kısır şuurunun
yardımıyla algıladığı
Dünyanın geniş âlem içinde bir hiç olduğunu,
Asıl evrenin ise hem zaman hem mekân
bakımından
Çok daha geniş olduğunu anlar.
Asıl âlemin gözleriyle, duyu organlarıyla
algıladığı fizikî âlem değil,
Gizli sırlarla, dolu fizik-ötesi âlem olduğuna
inanır.
Sadece fiziki âlemle yetinen biri ile bir olur
mu böyle bir insan.
Zaten gözlerin algılayamadığı ve akılların
kavrayamadığı
İlâhî zat gerçeği işte bu fizik-ötesi âlemden
kaynaklanır,
Varlığı onun varlığına dayanır.
Böylesine yüksek bir bilincin oluşması halinde
Sınırlı alanlı düşünce yeteneği dağınıklıktan,
Parçalanmaktan, yaratılış amacı dışındaki
işlerle uğraşmaktan,
Kavrama gücüne sahip olmadığı işlemlerle
oyalanmaktan,
Faydasız yerlerde boşu boşuna harcanmaktan
korunmuş olur.
Allaha inanma iman ile olur
Unutma, iman en büyük imkândır.
İmanı olanın imkânı tükenmez
Görünmeyene (gaibe)
inanmak
İnsanın
hayvanlar âlemi düzeyinin üstüne yükselmesi
Konusunda yol
ayrımı oluşturur.
Fakat
günümüzün materyalistleri,
Bütün
zamanların materyalistleri gibi insanı,
Duyu
organlarının algıladıkları dışında hiçbir varlığın onaylanmadığı
Hayvanlık
düzeyine indirmek istiyor ve bu kavrama
Körlüğüne
"ilericilik" adını veriyorlar.
Oysa bu
yaklaşım, yüce Allah'ın, müminleri
İçine düşmekten
koruduğu bir tersine gidiştir.
Allah,
müminleri bu tersine gidişten koruyarak
"görünmeyene
inanmak" sıfatını onların
Ayırıcı
niteliklerinden biri yapmıştır.
Sayısız
nimetlerine karşılık Allah'a hamdolsun.
Ve yine
tersine gidenler ile baş aşağı dönenlere yazıklar olsun!
Gözyaşlarının
denizinde boğulurken bir anda
ağlamayı
unutturan sevinçtir takva
İnançsızlık
yumağı olup istila etti mi hiç ruhunuzu?
Şafağı
sökmeyen karanlık ıssız gecelerde yolunu yönünü,
rüzgârı
unutulmuş bir geminin,
yelkenlerinden
ummana sızan sesini duydunuz mu,
onun
feryadı figan sessiz feryadını?
İşte
inançsızlıkta aynı eş değerdir
Kaynak: Fizilal'il Kura’n (Seyyid Kutub)-Bakara suresi