Tedirgin bir mum ışır Cürek
akşamlarında
Uzak tıkırtılarla bir tren
çığlıklanır
Ve bir hüzün dolaşır pencere
camlarında
Dolup taşan bir yürek
ağlamaktan utanır
Gözyaşı bir büyük sır Cürek
akşamlarında…
Gök işlenmiş bir bakır Cürek akşamlarında
Yer, ateşte eriyen kurşun gibi
şekilsiz
Şu yetim güvercinler sarı ev
damlarında
Köye ayak bastığım günden bu
yana dilsiz
Yetmez acıma sabır Cürek akşamlarında…
Evet, bitmez bu kahır Cürek
akşamlarında
Dört duvar arasında
tükeneceğim pul pul
Öldüren bir sessizlik bahçenin
çamlarında
Kanat çırpan bir kuş yok
ufkuma usul usul
Dakika sanki asır Cürek akşamlarında…
Donmuş su gibi ağır Cürek
akşamlarında
Dağdan vadiye inen keder yüklü
bulutlar
Sükûtun sağır eden siyah
tamtamlarında
Ufalanıp gidiyor gül kurusu
umutlar
Delinir, kanar bağır Cürek
akşamlarında…
Bin bir kâbus yaşatır Cürek
akşamlarında
Benliğimi kuşatan bu yalnızlık
ateşi
Düşlere tutsak oldum ömrümün
baharında
İsyanımın, dünyada bulunmaz
belki eşi
Hançer gibi her satır Cürek akşamlarında…
Tut o hançeri batır Cürek
akşamlarında
Batır da bitsin artık derûnumdaki
sızı
Yoksa çıldıracağım tarifsiz
gamlarında
Ey karanlık gecemin müteveffa
yıldızı
Beni koynunda yatır Cürek
akşamlarında…
Ahmet KÖKEN