“İndirim evinizdeki çöplük olmasın!” dedi Engin! “Neden bunu yazmıyorsun Hocam?” diye de devam etti. İyi de etti, zaten kendimi zor kurtardım şehrin bayram öncesi alışveriş kalabalığından!

Yüzde yüz haklısın Enginciğim yüzde milyon kere milyon haklısın!  Nefes alamadım dışarıda bugün o kadar kalabalıktı, kendimi zor attım içeriye. Millet otobüs durağında sıra bekliyor sanırsınız. Ama bu otobüs kuyruğu değil alışveriş kuyruğuydu.

Neydi bu Allah’ım? Kaldırımlar dopdolu, mağazalar tıka basa, alışveriş o biçim, olsun iki gözüm olsun! Bütün şehir aynı anda mı alışverişe çıkmış, aynı anda mı araçlarına binmiş? İstanbul’da zannettim kendimi. Meğer Elâzığ’daymışım, meğer Gazi Caddesi’ndeymişim! Meğer İstanbul değilmiş zannettiğim, meğer bayrammış gelmiş kan damlayan yüreğime, meğer millet mutluymuş hikâyesi dillerde! Aç insanları düşündüm, utandım. Fakirleri hayal ettim, sıkıldım. Evsizleri barksızları hatırladım, ağladım.

Ne kadar da çıplakmışız, ne kadar da yalın ayakmışız? Ne kadar da karnımız açmış, ne kadar da gözümüz hiçbir şey görmemişmiş? İsraf almış başını gidiyor. El insaf diyeceğim geliyor! Gardroplar dolu dolu, renk renk, biçim biçim! Ayakkabılar her pantolona, her eteğe göre onlarca. Kemerler, aksesuarlar bilumum; cep delik oysa!

İlgimiz çok farklı herkesin görmediğini görüyoruz ve alıyoruz. Kimseye benzemeyenlerdeniz. Bir mağazamızda araba tanıtımı yapılıyormuş.  Süslü mü süslü, güzel mi güzel bir hatun yapıyormuş tanıtımı. Saçlar dalgalı ve sarımsı, gözleri fettan mı fettan bahar gelmiş gibiydi içten bakana, endamı servi mi serviydi, öyle şahane biriydi işte. Stant araba tanıtımı içindi sunum da! Oysa bir grup elde cep telefonu güya arabayı esasında hatunu çekiyor! Herkes hatuna pardon arabaya bakarken ablamızın biri yanaşır bizim aktris gibi güzel sunucuya. -Affedersiniz saçınızı hangi kuaförde yaptırdınız acaba? diye sorar. Herkes arabaya bakmayı keser kadına döner haklı olarak! Dikkatimiz eksik olduğumuz yönümüze ve yerimize göredir. İlgimiz ve sevgimiz tamamen kendimize yöneliktir.

Eskiden bayramdan bayrama alırdık giysilerimizi ve bayramın önemine binaen giyerdik. Oysa bu zamanda her gün bayram bize. Deli demiyorum kimseye sakın yanlış algılamayın ve alıcılarınızla oynamayın.

Güzellik salonları adım başı türedi. Kuaförlerimiz arttı. Epilasyon, zayıflama, bakım vesaire çoğaldı. Daha mı güzel oluyoruz ne? Daha mı yakışıklı oluyoruz hani? Ne kadar açmışız tüm bunlara, ne kadar da baskı altındaymışız, ne kadar da ezikmişiz! Kim tutar bizi bugün? Kim anlar, kim bilir?

Reklamlar o biçim tam da gözümüzün içine girecek denli karşımızda duruyor. Kalbe giden yolu iyi biliyorlar. Bunun da okulu var, bunun da sırrı var.

Mağazada elinde çantalarla kartonlarla çıkanları gördüğün vakit elin boş olursa suçluluk hissediyorsun! Fakirmiş gibi duruyorsun ve hor görülüyorsun. Oysa fakirlik suç değildir! Yoksulluk hor görülecek bir hal de değildir!

Al-sana modern zaman hastalığı… Asla tam olamadığımız için hep eksik eksik dolaşıyoruz. Ve bunun sarsıntısını yaşıyoruz, kaoslara uyanıyoruz, imrenmeye kulaç atıyoruz, kıskançlığı körüklüyoruz. Güzelleşmeye çalışırken çirkinleşiyoruz. Bunalıma uyanıyoruz, strese giriyoruz, depresyondan depresyona geçiyoruz. Anti depresanı bol bir toplum oluyoruz hızla! Cinnet geçiriyoruz ve cenneti istiyoruz bu halimizle!

Ellerim açıkta kalsın ki tabutumda, herkes görsün öteye bir şey götüremediğimi demişti bir padişahımız. Düşünün çantalar elimizde kartonlar sırtımızda gidiyoruz öteye. Ayakkabımızla, çantamızla, paketimizle cennette başköşeyi verecekler. Yaz ya da kış ya da bahar indirimi yapmazlar orada, cennetliksen tamam ya değilsen? Bir de ne kadar malımız olursa ne kadar eşyamız olursa o kadar derdimiz oluyor inanın! Ne kadar da dert almayı seviyoruz başımıza! Ve zamanla eşyanın efendisi olmaktan çıkıp eşyanın kölesi oluyoruz usulca.

İndirim yaşamınıza bindirim olmasın sakın! Bu nasıl bir alışkanlıktır, bu nasıl bir ihtiyaçtır aklım almıyor. Bu ne israftır, bu ne savurganlıktır idrak edemiyorum. Mağazaların içini geçin dışında bile yer yok, kaldırım sıra bekleyen insanlarla dolu. Nedense dışarıdakiler hep erkek belki de eşlerini bekliyorlar. Belki de değil kesin eşlerini bekliyorlar. Ne kutsal yüke hamalız Allah’ım, elimizde alışveriş poşetleriyle, hem maddi yük hem manevi, hem de adamların reklamını yapıyoruz bedava.

Bu ne kalabalıktır, açılış mı var dedim, ünlü biri mi ziyarete gelmiş acaba? diye sordum. Bayram alışverişiymiş meğer! Hoş geldin Kurban Bayramı! Asıl kurban kim diye ironik bir kıvamda çaktırmadan sormak istiyorum ahaliye! Senfonik bir düzende kuzu kuzu alıyoruz. Al babam al, koy babam koy! Çantalar tıka basa ama yine de doymuyoruz hani! Çıplak mı kaldık asla!

Bilinçaltımız o denli hazır ki bu alışverişe itiraz dahi edemiyoruz. Kendimizi iyi hissediyoruz. Değme doktorlar halt etmiş emin olun! Alışveriş huzurdur, neşedir, sevinçtir, mutluluktur, ilaçtır ilaç! Reçeteye yaz bakayım Hekim Bey, acil günde üç kere yemek sonrası alışverişe çıkılması elzemdir diye. Haniymiş hastalık hemen mafiş!

İndire indire bir hal oldu mağazalar yine de istenilen noktaya inemediler bir türlü. İndirim evinizdeki çöplük olmasın. Size bir fikir vereyim koyun mağazanın adını ‘İndirim’ diye bakın nasıl koşuyor millet. Adam dükkânın adını “Boşaltıyoruz” koymuştu. İşler artmıştı. Ama bir türlü boşaltmıyordu. Safdillerden biri sormuştu ‘Kaç ay oldu halen boşaltmadınız dükkânı, kandırıyorsunuz milleti!’ diye.  İri ve dikkat çekici puntolarla yazın cama ‘İndirim’ diye bakın nasıl da işleriniz açılıyor hemencecik.

            Gökyüzünde indirim var deseler hani birileri merdiven kurmaya kalkar. Garantilidir, şehir efsanesi gibi yayılıyor indirim var lafı. Oysa indirim hep var! Müsait bir yerde indirim yapılıyor. Müsait bir şekilde bindirim yapılıyor. Bildirim var sayın okuyucu Engin’in ağzıyla; İndirimler evinizdeki çöplük olmasın! diye.

Yeniler eskimesin çarçabuk, atılmasın bir köşeye hemen. İndirim bindirim olmasın yaşamınıza. Ne kadar da açmışız alışverişe. Cenazesi var kadının, tek rahatlayacağı yer mağazalardır. Hastası var, tek stres atıp huzura ereceği adres alışveriş mekânlarıdır. Eşiyle kavgalıdır hemen kuaföre… Bunalım takılıyoruz bunalım emin olun! Alışverişten ne yapacağımızı bilemiyoruz. Göremiyoruz doğru olanı.

Bugün iğne atsaydınız düşmezdi yere öyle kalabalıktı caddeler, mağazalar, dükkânlar. Çılgınlar gibiydik gören savaştan çıkmış da hücum ediyorlar bolluğa diye düşünürdü. Gören de görmemişin parası olmuş ya da kredi kartı, koşmuş alışverişe limiti dolu sanacak.

İkazdır aslında her fatura bize. Son fatura kabarık gelirse ne olur halimiz fikredin?

( “indirim Evinizdeki Çöplük Olmasın” başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 12.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu