Seveceksen eğer Ebu Talha gibi seveceksin!
Rümeysa gibi olacaksın aşkta!
Evlenmeleri için şart koştu
Müslüman olmasını Ebu Talha’ya Rümeysa!
Koştu Hazreti Peygambere Ebu Talha aşkı uğruna Müslüman olmaya!
Peygamber efendimizi bir gördü pir gördü.
Peygamber efendimizi bir gördü, başkasına kör oldu.
Akan sular durdu, öten kuşlar sustu, cümle âlem pür dikkat kesildi;
konuşan dili sustu Talha’nın, atan kalbi sekteye uğradı bir an, rengi attı,
benzi soldu, boynu düştü, eli tutmaz oldu.
Talha O’nu çok sevdi, öyle sevdi ki O’nun uğruna canı hiçe saydı. Aşkı
teke indirdi, teni yok saydı, gözü O’nun nuruyla doldu, kalbi O’nun aşkıyla dolup
taştı.
Talha varsa karşısında onu Talha eyleyen Rümeysa’ da vardır, olmalıdır.
Her aşkın Leylası ve Mecnunu olduğu gibi…
Rümeysa; gökyüzündeki en büyük yıldızın adıdır.
Ve Ebu Talha’nın yüreğindeki çerağı tutuşturandır.
Rümeysa olmasa Ebu Talha kim olurdu ki?
Rümeysa ’ya âşıktır Talha. O zamanlar Müslüman değildir daha Talha.
Yolda giderken bakıyor ki Rümeysa orada kenarda duruyor. Önceki
seslenmeleri gibi yine Rümeysa ‘ya seslendi:
" Rümeysa seviyorum seni, evlen benimle!”
diye. Bu kaçıncı seslenişiydi, bu kaçıncı teklifiydi Talha’nın Rümeysa’ ya.
Aşk kalpte kalmıyor, dile dökülüyor ve muhatabının yüreğine isabet
ediyor. Rümeysa, Ebu Talha’yı içten içe beğenmesine ve sevmesine rağmen kabul
etmiyordu onun bu teklifini. Çünkü Talha henüz Müslüman olmamıştı. Aşk mı,
inanç mı? Neticede Ebu Talha Müslüman değildi, Rümeysa Müslümandı ama! Ebu
Talha çok seviyor Rümeysa’yı, onun uğruna her şeyi yapacak denli hem de!
Rümeysa da Ebu Talha’yı sever ama dini uğruna her şeyi yapacak bir kadındır o.
Ebu Talha mert, karakterli birisidir. Rümeysa onu kırmak da istemiyor
besbelli. Bir anda aklına Rasûlallah (sav) geliyor. Dönüp Talha'ya;
"O'na git!" dedi.
"Kime?" diye sordu
Talha.
Rümeysa:
"O'na, Hz Muhammed'e" dedi. Koştu Ebu Talha, Rümeysa için, aşkı için… Bir
nefeste varmak istedi son peygambere. Koştu damarları çatlarcasına. O'na koştu,
yeryüzünün en güzel yüzüne!
Ebu Talha, Hz. Peygamber’in bulunduğu yere doğru yaklaşmaya başladı. Resûlallah,
ashabı ile oturuyorken karşıda hızlı adımlarla gelen Talha’yı görünce : “Ebu Talha, İslam’ın aydınlığı iki gözü
arasında parlayarak geliyor.” diye buyurdu.
Ebu Talha, resulün önündedir şimdi. Yaklaştı iki cihan serverine. O'nu yakından
görünce çözüldü dizlerinin bağı. Gözlerinin yaşı döküldü, kalbindeki pas
silindi, beynindeki kirli fikirler yere düştü. İşte karşısında Allah Resulü! Ebu
Talha, Hz. Peygamber’in huzurunda iman etti ve Rümeysa’nın söylediklerini haber
verdi. Bir müddet sonra çıktı oradan. Yolda Rümeysa'yı gördü. Ama Ebu Talha
eski Ebu Talha değildir. Yüreğine nur inmiştir, gözüne ilahi bir sürme
çekilmiştir. Bu kez Rümeysa sordu ona:
"Gittin mi?”
"Evet, gittim."
diyor Talha. "Âşık oldum O'na,
üzgünüm Rümeysa, senden daha çok O' nu seviyorum artık. Üzgünüm." Kuşlar
gibiydi Rümeysa, nasıl sevindi bakın bir zahmet!
"Ey Ebu Talha, teklifin geçerliyse hâlâ evlenelim." dedi
bir anda.
Seveceksen Ebu Talha gibi seveceksin, dosdoğru adamakıllı!
Seveceksen Rümeysa gibi seveceksin, besbelli, inançlı mı inançlı!
İlahi olacak aşkın, semavi olacak, uhrevi…
Öyle mırın kırın bir aşk olmayacak, dünyevi…
Gören hürmet edecek aşkına, gözler dönecek aşkının azametinden şaşkına.
Meyletmeyecek gönlün bir başkasına, akmayacak kanın başka bir damara,
çıkmayacak yolun başka bir yola, öleceksin belki de onun uğruna!
İlahi aşkla donanacaksın, semavi bir hal ile dem olacaksın.
Yüzün o aşkın aynası olacak, bakan kör olacak sana! Karanlık olan nura
gark olacak, kötü olan iyiye dönecek. Rafine bir aşka duçar olacaksın, gönlünü
her an temiz tutacaksın, sözünü her saniye öz sarf edeceksin, dilin ilahi olanı
zikredecek, kulağın kutsal olanı duyacak, ellerin makbul olana değecek, gönlün
mabedi olacak aşkının!
Bir kere gördün mü o cemali gerisini görmeyeceksin, akletmeyeceksin
başka bir varı, hayal etmeyeceksin başka bir canı, düşlemeyeceksin bir
diğerini.
İlahi olana meyledeceksin, fani olana değil!
Gözler kilitleniverir mutlak olana, gerisi hikâye olur. Boymuş posmuş,
kaşmış gözmüş nafile olur. İlahi aşktır onu meczup eden, meftun eyleyen. İlahi
aşktır onu kanatlandıran, göğeren!
Sevecekse insan Ebu Talha gibi sevmelidir.
Sevecekse insan Rümeysa gibi sevmelidir.
Rasûlallah (s.a.) Rümeysa için şöyle buyurmuştur: “Gördüm ki cennete girmişim, önümde bir ayak sesi. Bir de baktım ki
Rümeysa.”
Sevecekse insan cennete gider ve girer gibi sevmelidir.
İçimize işlenmiş olan beşeri ve şaşar aşkların kördüğümünden kurtulup
ilahi ve kutsal olan aşkların çözümüyle iki dünya saadetini bulmamız gerekiyor.
Günümüz âşıklarına, maşuklarına ilanen duyurulur.