Haddini Bildir şair
Kim bilir, aşkımızı
kaç kez kâğıda döktüm
Tarihler destan görsün, hergün
okunsun diye.
Kaleme diz çöktürdüm, ben de önünde
çöktüm
Yazdığım hece
hece
kalbe dokunsun diye.
Bir aşk
ki aşktan
öte; tertemiz, lekesizdi
Duyan, şu kâinatta bir biz aşık
sanırdı.
Gözden kalbe akan yaş farkedilen tek
izdi
Görseydi, eminim ki, Leylâ da kıskanırdı.
Gönlüm, sınır tanımaz, kanatlanmış
bir kuştu
Yâr dedim yar ardından dolaştım
diyar diyar.
Engel, kimi gün bir çöl, kimi gün
sarp yokuştu
Asla ye’se düşmedim, bahtım olsa da
ağyar.
Kim derse ki "aşk
sırdır", "muamma" çözülmeyen
Kimse garipsemesin; emîn olun
haklıdır.
Bir tek ârife âyân, bir türlü
sezilmeyen
Gerçek aşk
ve tarifi yüreğimde saklıdır.
Ne Hüdai-Nazlıcan, ne Kerem ile Aslı
Bendim sevdam uğruna mesken kuran
dağlara.
Ben ki; bir garip aşık; gönlü hep
gamlı, yaslı.
Damga vurmalı bu aşk;
asırlara, çağlara.
Ar etsin, hicap duysun! Kalemler
artık sussun
Söylenecek ne varsa, ben yazdım; aşka
dair.
İnatla ısrar eden mürekkepler kan
kussun
İsyan eden kaleme haddini bildir
şair!
Mecit
AKTÜRK
Dost
Kalemlerden inciler
Gelecek nesillerin hakkı yok mu
yazmaya
Şiirler
yetim kalmaz mutlak olur yazarı
Kalemi kürek edip başlamışsın
kazmaya
Demek ki şairlerin çoktan hazır
mezarı
Aşk şiiri kimsenin
inhisarında olmaz
Her gönül ayrı pınar coşup akar sel
olur
Hele de İlahi aşk
yazmakla hitam bulmaz
Şiirsiz kalan şair çiçeksiz
bir dal olur...
Mehmet
NALBANT (SAiRAGA)
Olur mu SAiRAGAM; ben böyle yazar
mıyım
Kalem haddini aşıp, kasım kasım
kasılmış.
Bir garip âvâreyim; Roma’da Sezar
mıyım
Bu saçmalık siteye ben uyurken
asılmış.
Hem, zaten kolum kırık; tutamam
kazma kürek
Günümüzde kim kime belese mezar
kazar?
Mesajınız alındı; fazla söze ne gerek
Tehdidinizden sonra, kalem artık zor
yazar.
Tan doğarken farkettim; tam kaçarken
durdurdum
Kırdım kara kalemin acımadan ucunu.
Öfkemi alamadım, dâr ağacı kurdurdum
Ben affetmedim, lâkin, siz affedin
suçunu.
Meydan hıncahınç dolu; suçlu dar bir
kafeste
Son kontrol de yapıldı; istemiyormuş
imam
Sehpaya tekme vurdum, kan kustu son
nefeste
Gözünüz aydın AĞAM; su an tüm işlem
tamam.
Sizi üzen kim olsa dürerim defterini
Âleme SULTAN olsa, bakmam itirazına
Zincirlikuyu nerde bilirsiniz yerini
Sizi de bekliyoruz cenaze namazına
:))
Mecit
AKTÜRK
Tam şiire başlarken
mesajını okudum
Baktım ki şair DOSTUM kalemini
gömmekte
Bıraktım şiirimi kefen bezi
dokudum:))
İnanmaz şairaga hala şaka sanmakta
Sen o kaleme nasıl öyle kıyarsın
Gardaş
Suçun oldukça büyük hatta kamu
davası
Bir kalem ki yıllarca sana olmuşken
sırdaş
Mürekkebi hüzünlü
yüreklerin devası
Hünerli kalemleri kırmak
kolay mı sandın
Bülbüller girmez olur gönül denilen
bağa
Hayranların duymasın Vallah topyekün
yandın
Topa tutarlar seni en başta Şairağa
Daha çok sitemim var ama yeter bu
kadar
Şiirim yarım kaldı her an kaçar
ilhamım
Ne kadar kızmışım ki içimi bastı
keder
Neyse bir kahve yaptı görünce bizim
hanım:))
Mehmet
NALBANT
Sır içinde sır saklı çözüldükçe
dolaşan
Efsunlanmış bir duygu, merkezinde
"O" saklı
Aslı, Kerem hikaye; olmamıştır
ulaşan
Duyguların yücesi çıldırtır her gün
aklı.
Kimine; dağ deldirir, kimini çöle
salar
Ser-hattında gezdirir, sınırı yoktur
aşan
Gizlerine; taht kurmuş, maşukları
oyalar
Keremine ermeyen, çoktur ardında
koşan...
Hülvani
BASTUG