yaldızlı akşam yağmurları dökülür
serenat kokulu geceler avuntuyla yoğrulur
...
kaderin izinde yakalanır insanlar bir solukluk tufana
devrilir tüm ukde dolu yanılgılar, yılgınlıklar yerlere
son vurgunu yer geçmişin kötürüm eden elleri
bir alev alazlanır fırtına tarlalarının ortasından
yalın ayaklı düşler atlar başakların arasına
günaşı dalları güneşe döner yüzünü
uzaklarda bir zeytin dalı filizlenir
Dünden artıp kalan savruntular ağıt olur toprağın koynuna
mahşeri yanılgılar zamanın içinde savrulur
gölgesi kaybolur bir gerçekliğin
dokunaklı bir adımda yürür gladyatör
elinde ünvan sırtında bir dolu vebal
at, avrat, silah diyerek ölecek tüm kahramanlar
huşu içinde bir yalnızlığa basacak belki de ayakları
kırılamayan güğümlere düşecek aksi sedaları
belki de sevinecekler yalnızlıklarına
onca ağdalı kalabalıklara bakıp
gün dönümüne kalacak belki yine vedaları
muson yağmurları havalanırken yerden yukarı
tüm ayıp sayılanlar evla kanatların gölgesinde yıkanacak
saf yalnızlığa kilitlenen başlar erecek makamın yücesine
zifiri gecenin kanatlarından akacak sessizlik
avuç içlerinde atacak damarlarda ki kan
bir cerihadan bin afet kıvranacak dilinde
asi kanatlar sırtında
zaman süzgecinin ilerisine adımlayan ayaklar duracak bir yerde
solan sevdalar dize gelecek
merhamet hasıl olacak küçücük kuytudan,
anlamlı dizelere hapsolacak şair, beklentide kalacak sağanaklar
düş tozunda yutkunacak bir nefes
...
görkemli fidanlar yükselince arşa
annemin çileli ellerinde arınır başı bozuk kahkahalar
ve gün ışığına sarınır ışıltılı soneler
yıldızlar babamın gölgesine devrilir
görüntü gittikçe silikleşir sislerin arasında
tüm yağmurlar benim için yağar günlerce
ağlamayayım diye ağlarlar yüreklice
uzaklardan bir selamdır babam kokulu gördüğüm
düşerim düşlerimin en derin yerine
çıkamam kalırım günlerce
kalabalıklar bollaşır tenha yalnızlıklarımda
bir nakarattır dilimde avunur hecelerde
ölümü ilikler azrail kalan ömrüme
eyvallah eder Haktandır derim
müzün incileri dökülür yüreğime
sevdalardan arta kalan zamanlar
hece, hece düşer kalemden fütursuzca
ağlayan bir çocuğa dönüşür yazgı
ağıtlara sarılır koynumdaki çırpınan yürek
derinde bir orotoryo duyulur gecede
şölende bir maviliktir duyduğum lirin tellerinde
doğrulan her kuytu gölgenin avuç içlerinde ağlar
...
ve biz bakmayız zamana
o bakar görünmeyen
aynada...