Bu acıyı biliyorum
Boşuna değil aşinalığı
Cömert olmayan ısrarcı kaygılar
Hiç uğramasa iki vakte buradalar
Bakın burası kürkçü dükkânı
Dolaşmış da gelmiş alınyazım
Şiiişt sessiz ol… Az daha
İçimde unutulan ateşi harlayacaktın
O ne yanmayı bilir ne sönmeyi
Söyle kendine
Kapı önüne bıraksın çaresizliğini
G/özüne kaçmadan pişmanlığın
Sağır mısın? Sen
Bu kölelik değil diyorum
Bir kamuflaj
Masumiyet vazgeçti bizden
Kendimize gelemedik ağladığımız yerden
Hem seni uçsam, bir daha konamam ki ben
Anladım körsün!
Olmayan kalpteki olmayan insan Ki bu çok belli
İhtimallerden bir ayağı aksak
Duruşum eski bir sokak adresi Baktıkça daralır o kayıp mesafe
Neden?
Avuçlarıma bir ev kurasın ki
Geçmediğin bir yol ayrımıyım
Bu sığıntı şehirde
Yazık ki anlatamam
Sözlerim bir dilsizden hediye
Düş/tün de mi? ağladın
Aman! Aman!
Sen amanı ne bilirsin?
Düştüğün yerde
Bu bensizlik denen meretin
Neresindesin?
İçi boş kelamlar savurursun ömrüme
Dize getir sensizliğimi
Usandı beklemekten korkuların
Diyarından defnedilesim var
Umut deme sakın!
İşte tam burada bunu yapma!
O bende şekilsiz bir duyu
Hani demiştin ya
İçim derin bir kuyu İç iç bitmez
İçlenmekten, içemediğimiz
Beklide kafiyelerdi en çok sevdiğimiz
Neyse ki ateş düştüğü yerden emindi
Ki Allah ona da beterinden yan dedi Yan! Külünden Anka’sın
Yan! Yusuf’ta Züleyha’sın
Bak yaprak bile düşmüyor habersiz
Öyleyse
Üç kafiyenin neresinde takdire şayansın