Söylediği şeye bak, önce saymayı öğrenecekmişiz diyordu Aziz, kolumu çekiştirip adama kaş göz ederek. Ben duymadım dedim. Canım sıkkın, kıpırdayamıyordum yerimden. Hepimiz asansöre doluşmuştuk. O kalabalıkta başka ne söyleyebilirdim. Sorun çıksın istemiyorum. Ama kapı girişinde duran biri, ters tarafından kalkmış bizimki dedi. Güldüler adama. İçerdekilerin hepsi, bir ağızdan. Zavallı kös kös bakmakla yetindi. Bir şey söylemedi. O güne böyle başlamıştık. Aklımda kalan bunlar. Bir de, acımıştım haline. Unutmayayım dedim.
Teknikerin bıyıkları terlememişti henüz.
En gencimiz o ve bazı şeyleri yeterince anlamaması doğal. Ortam gerildiği zaman
nasıl bir tepki vereceğini kestiremedi mesela. Hakaret amacı taşısa da
bunu gülerek yapmaları sanırım işine
yaramıştı. Çoğumuz kanarız bir gülüşe, safça içtenliğine inanıveririz.
Her an tetikteyiz ve kimseye güvenmiyorduk. Ona da. Ama genç adam soğukkanlılıkla gözlüğünü
çıkarıp temizledi. Nefesiyle oluşan buğulu tabakayı iyice bir ovaladı. Sonra,
bitirelim şu kahrolası işi, evlerimize dönelim dedi. Ortalık yatışmıştı.İşi
erken bitirsek, ödül olarak izin alabileceğiz. Birilerini ikna edebilecek
yetkiye sahip olabilirdi. O gün böyle düşünmüştüm, kendisiyle sorunum yoktu.
Aynı gündü yine. Olay tastamam size anlattığım
şekilde. Yemin ederim. Efendim… Azizle
yola düşüyoruz .
Hani kolumu çekiştirdiğini söylediğim adam. Güneş
batacakken ulaştık bataklığa. Variller ağır. Biraz o, biraz ben taşıyorduk.
Sırayla. Sonra arkamızda kızıllığı
gördük. Göğe yükseliyordu. Gürültüyü de duyduk, evet. Kastım yok . Anlatırken
sıralamanın önemli olacağını düşünemedim. Önce patlama sesi ardından o
kızıllık.
Kendimi hemen yere attım. Siper edineceğim
tümsek ya da bir kaya çıkıntısı aranıyorum. O ise ayakta. Gaz sıkışmasıdır, kalk da yardıma koşalım
dedi.
Olağan bir şeyden bahsediyormuşçasına
bakıyor yüzüme. Alevler arkasındaydı ama…Ürperdim. Donuktu gözleri.
Yardımı önce onun akıl etmesini bu
soğukkanlılığına yordum. Anlamadım. Ben mi, ne gibi bir planım olabilir? Hayır,
suçu ona yüklemeye çalışmıyorum. Sadece soğukkanlıydı dedim. Olacakları biliyor
muydum. Rol mü yapmışım kendimi yere atarak!
Ortada suçlu var demediniz elbette. Peki o zaman baştan anlatayım.
Varillere punta atmak benim işimdi. Aşağı
katta ne yapılıyorsa iş bitince o variller yukarı, bulunduğumuz kata taşınır.
Biz işçilerin girmesine izin verilmeyen bölümdür orası. Mühendis ve teknikerler
çalışır. Radyasyona karşı bizi koruyacak elbiseler giyeriz. Ayrıca gaz maskesi
kullanırız. O gün bir varil üstteki deliği kapatacak tıpası vurulmadan
gönderilmiş yanımıza. Taşıyansa bizim Aziz.
Nasıl farkediyorum, jölemsi lekeleri
görünce. Açık yeşil bir sıvı göğsüne dek elbisesine bulaşmıştı. Maske yüzünden
konuşamıyorduk ama omzunu dürterek lekeyi görmesini sağladım. O tuvalete gitti.
Ben tıpayı kapatıp güzelce puntaladım ağzını. Öğle arası yemek yerken bir şeyi
yoktu. Mesaiden sonra revire çıktı.