ARALIK'TA VEDA İDİ
Sessiz bir kış gecesi
Sarkıyor balkonumdan
Yok ..
masallar da /bilmecelerde…
Şehir yüzlü İnsanlar
Ayaza karışmışlar
Hatıra kar fotoğrafları
Çoktan gönderilmiş nicelerine…
Yüreğim ağustos böceğinin sesini özlerken
Çayımın sıcaklığı
Hatıraları sallıyordu bir bir..
Kırık dökük oluyorum yine
Ve iyiden iyiye s/oluyorum
Sen gelince g/özlerimin önüne
Mavi denizleri siyahLa b/oyuyorum
…
Dönen başım/dünyaya inat
Gündüzü geceye yaklaştırmakta
Ve geceleri uzatmakta..
Cismini giydiremediğim zihnim
Ve alıp başımı gidemediğim
Sensizliğim!.
Koridarlar/ah koridorlar!
Bugün beni/ seninle ağlattılar..
Aradım adımlarını
Yarına beş dakika var..
Ve sen tüm mağlubiyetlere
Göğsünü açmak üzeresin
Oysa kıymetliydi senin için yaşam/
Ve yaşanmışlıklar..
…
Düşünüyorum/ buz sarkıtları saplanmış beynimle
Düşünüyorum seni /solumdaki en ağır acıyla
…
Hani fötr şapkalı adam yapmayı/
Ağzında sigara!
Sen öğrenmiştin..
Sigarayı da sevmezdin aslında..
Kocaman radyondan
Erkenden ılgıt ılgıt yayılan
Eve renk katan müzik sevgin
Ve ne çok şarkı türkü öğrenmiştik
Senden..
Sanatı ruha bağlayarak.
“Neler oluyor hayatta” şarkısını söylediğimde
Ne hayat bulurdun
Ne gülerdin biz gülünce
Sinema günleriyle büyümüştük
Evi/ halka açık panayıra dönüştürürdünüz
Dedem amcam ve sen.
İşte biz o zaman paylaşmayı
Küçük mutluluklar biriktirmeyi
Ve yüreklerimize üflemeyi
Öğrenmiştik..
Sabun köpüğüne sığabilen
Berrak ve de cam gibi bir dünya
İnşa etmiştin bedenimiz de
Kötülere inat..
Motosiklet turlarınla
Keşfe çıkardığın dünya
Hep güzeldi..
Saçlarımız uçuşurken
Rüzgarın kızı oluverirdik sevinçten..
Pazar sabahlarının kokusunu
çorbanın buğusundan alırken
Yarişmaların ..
hikayelerin..
Bilmecelerin..
güldürmecelerin..
Ne ufuklar açmıçtı
Haberimiz olmadan..
...
Sevmezdin yabancı parçaları aslında
Ama Madonna kaseti istediğimde
Geri çevirmeyişin
Lionel Richie’den Hello şarkısını
Dinleyişin /benimle birlikte..
Ve işaret parmağın yüzünde
Dalıp gidişin Beydağı’nın eteklerine
...
unutamıyorum işte...
...
Taze olmalıydı herşey senin için
Ve sıcak olmalıydı
Sevmezdin soğuğu bekletileni
Kışı da sevmezdin
Soğuk gelirdi
İnsanların da sıcacığını severdin
Ekmek gibi
Bereketli olanı ve gözlerinin içi güleni
Severdin ve pürüzsüz olmasını isterdin..
Oysa niceydi
Kandırıkçılar/çıkarcılar..
Düzelmeyeceğini hissettiğin dünyaya
Hiç umursamadan dönüvermiştin sırtını bir anda
Mücadeleyi bedeninin mahpusuna atıp
Ruhu özgür kılmak adına
Kilit vurup diline
sensizliğe gömmüştün/ açık bekleyen ellerimizi..
Yıldız bıraktığın gözlerimize
Sessiz bir kış gecesi
Yamurlar katmıştın
Sen de/saatin de vazgeçmiştiniz hayattan
Tik tak diyen kalp atışı ritmiyle
seninle yol alan yoldaşın
Zamana tanık sevdiceğin
Duruvermişti o’da
Duruvermişti..
İhanet etmeden/ sessizlik ilham ederek
Boş duvarlara
..
Anladık ki o’da çok seviyordu
Seni…
Nilüfer Zontul Aktaş