FEDAKÂR KARINCA VE YAVRULARI
Çalışırdı karınca gece gündüz her zaman
Binlerce yük taşırdı ağırlığından çok fazla
Taşırdı, boş durmazdı hep bir şeyler yuvaya
Dinlenmek durmak yoktu, bizim küçük karıncaya.
Çevredeki böcekler “Dinlen birazcık” derler.
Derler! amaa!.. Karıncaya hiç dinletemezler.
“Çalışmalıyım yavrularım var” derdi karınca.
“Mutluyum ben! Onlara bakıp, onları doyurunca
Yedirmek, içirmek, giydirmek okutmak görevim.
Ben onlara her şeyin en iyisini vereyim
En iyi okullarda okusunlar, alsınlar iyi bir eğitim”
Yavrular çok rahatlık içinde büyüdü.
Gün geldi anne karınca yatağa düştü.
Rahatlığa alışmışlardı,
zor geliyordu yavrulara iş yapmak.
İstiyorlardı, annelerini yataktan kaldırmak.
Nafileydi, anne çok yorulmuştu
Yavrularından yardım bekliyordu.
Sabır ve zorluklarla yoğrulmayan yavrular,
Anneyi orada tek başına koydular.
Her biri bir yere gidip oradan ayrıldılar.
Kendi rahatlarına bakıp umursamadılar.
Karıncanın dostları ona yemek verdiler.
“Bu yavruları sen böyle yetiştirdin” dediler.
“Sorumluluk yüklemedin, çok toy büyüttün onları,
Yokluğu, zorluğu tattırmadın, hep şımarttın bunları.
Şimdi senin yükünü bile çekemez olup gittiler.
Seni böyle yalnızlığa, hastalığa terk ettiler.”
Ağlayarak karınca arkadaşlarına baktı,
“Onlar mutlu olsun yeter.” deyip yatağına yattı.
Bir daha da o yataktan hiç kalkamadı.
[orman dostlarından bize öğütler]
Nilüfer Zontul Aktaş