“Yüreği karıncalı güvercinler/
Tünek/tepe sırtlarından ayaza düşer
Benleri…”
El salla!
Birazdan söz esvaplarına
Yama tutuşturacak kadın
Avlusunda diken olmuş saçlarını
Yolacak/
Kınnap tellerini boğazına buracak
Nefesli bir ömrün/
Nefessiz bağlarında
Goncaya duracak…
Sorulur;
Sivrisinek cızırtısına esir kızlara
Cibinlik ayininde yüzleri
Yulaf kesiği elleri
Sarnıç ayakları
Yele bağlanmış
Salları…
Viran kömürlüklerin
Verandasında ekmek açar
Yufkaya teri damlar
Erişteye emeği
Tellere düşer
Topaklanmış
Yumağı…
Kundağa kına damlar
Yorgun tepe kuzlarında
Yumru sırtı/
Odun küfesinden
Kalp eğirir/
Yüne banar gözyaşlarını
İki dirhem olmayan anızlarına
Su çeker bahtından…
Ateşi örükler
Mumu körükler
Sevda cicimleri dokur
Sıraya durmuş nazlara
Şimdi!
Kuru bir yorgana serilir kadınlar
Kızıl şal düşer yüzlerine
Gün alazı bakışları
Duaları işlenir ipek özlü
Kanaviçelere…
Er kişi niyetine/