13 Mayıs 2014 Salı günü bütün Türkiye ve dünyaya öyle bir kara haber yayıldı ki, bu kara haber kapkara ölüm saçıyordu.
Soma’da özel bir kömür işletmesinin yer altı ocaklarında yangın çıktı. Bu yangın neticesinde kömür ocaklarına karbon monoksit gazı ve duman doldu. Bunun neticesinde üç yüz dolaylarındaki insanımız zehirlenerek hayatını kaybetti. Yürekler yırtıldı, yaslar arşı tuttu. Bu facia bütün Türkiye’yi yasa boğdu. Yetmiş yedi milyon insanımız adeta kan ağladı. Hayatını kaybedenlerin yakınlarının çığlıkları hepimizin yüreğini dağladı. Gözyaşlarımıza hâkim olmadık. Bu acılarımızı şu dizelerimize gömdük. Dedik ki;
Soma’nın aşı işi kara elmas’ıdır
Arşa çıkan Soma’nın feryadı yasıdır
Gitti canlar yandı kor oldu yürekler
Sel olup akan anaların gözyaşıdır
Kömür ocağında ölüler hatar hatar
Çıkarıyorlar sedyelerle katar katar
Bir tarafta oğul diğer tarafta baba
Bir avuç kömür için cansız yatar
Sıralanmış babalar oğullar amcalar dayılar
Hüzünle sayılıyor kaybolan canlar cananlar
Ya Rab! Sen bize Eyüp sabrından sabır ver
Babasız yetim kaldı büyük küçük evlatlar
Karanlıkta yakaladı sizleri kara ölüm
Yeraltında kara kömür bölüm bölüm
Karanlıklar güneş, siz hava ararken
Mezarınız oldu maden ocağı gülüm.
Evet, Soma’nın kara elması, Türkiye’yi yasa boğdu. Kısaca Soma’nın kara elması, oldu kara yası. Bu faciada nice ocaklar söndü, nice hayalleri zindanlar boğdu.
Bu faciayla nice yürekler yandı, nice yuvalara ateşler düştü. Eşler beysiz, çocuklar babasız, ana babalar oğulsuz, kardeşler abisiz kardeşsiz, yeğenler dayısız amcasız kaldı. Dayılar, amcalar, halalar, teyzeler yeğensiz, dedeler nineler ise torunsuz.
Bu facia neden oldu, nasıl oldu hâlihazırda tespit edilemedi. Şirket yetkililerinin açıklamalarına baktığımızda da nedeninin hala açıklığa kavuşturulamadığı anlaşılıyor.
Bir başka dikkatlerden kaçmayan husus da şudur. Bu facia karşısında meydana gelen protestolar neden şirket sahibine karşı değil de, hükümete karşı yapıldığıdır. Bu şirketin görünmeyen bir dokunulmazlığı mı vardır ki, kimse onu ağzına almıyor ya da alamıyor. Doğrusu bu durum kaç gündür kafamda soru işareti olarak yerini koruyor.
Bu facianın nedenleri arasında eğitim eksikliği mi var, yoksa gerçekten kendiliğinden bir kömür yanması mı var, insani bir hatadan mı kaynaklandı, daha da kötüsü söylemeye bile dilim varmıyor ama bir sabotaj ihtimali mi var, yoksa bu güne kadar madencilikte kaza literatürüne girmemiş başka bir neden mi var gibi soruların cevapları bir an önce bulunmalıdır.
İnsan hayatının söz konusu olduğu bir durumda hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır. Teknik konularda eğitim almış ve bu konuda kafa yoran birisi olarak hep şunu söylerim. İşten önce can güvenliği, can güvenliği, can güvenliği derim. Diğer güvenlikler bundan sonra gelir.
Şu gerçeği hiçbir kaygı değiştiremez. Bir insan hayatını hiçbir maddi değerle ölçemezsiniz ve hiçbir değerle o kaybedilen insanı geri getiremezsiniz. Ölçü olması bakımından söyleyelim. Bir insanın kaybedilmesi tüm arzın, hatta kâinatın değerlerini bir araya getirseniz de artık hiçbir şey ifade etmez, o insanı gittiği sonsuzluk âleminden geri döndüremezsiniz.
Manisa/Soma’da yaşanan bu elim maden kömürü faciasında, hayatını kaybeden madencilerimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı diliyorum.
Bu gün kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü anma, gençlik ve spor bayramınız kutlu olsun.