Git diyor ya şair, sen yine de gitme! Kal diyor Kaptan, sen hoşça kal. Bu şaşırtan bir yazı olmalı, git dersem kal, kal dersem git anlaşılmalı... Sevme dersem sev, sev dersem sevme olmalı... Git hadi... Gitmedin değil mi? Dur bir dakika anladın beni değil mi? Doğruyu söyle... Beni mahcup etme! Git hadi...
Ne diyorum ya! Her şeyi es geç, unut başta yazdıklarımı, lütfen. Şakaydı.
Gitme, canımdan canımı çekip alma! Sensiz koma ki girmeyeyim komaya! Severken seni delice giderek deli etme beni. Sanki şırıngayla kalbimden seni çekip alıyorlar. Ölüyorum doz doz. Bu aşk yap boz değil! Gitme bak! Dökülürüm can can, ölürüm anbean, üzülürüm yaş yaş, mahvolurum yavaş yavaş...Gitmeyi aş, kalmayı dene! Kalınca güller açar hem, papatyalar açar. Hem kaptanı olursun bu aşkın, demir atarız mutluluğa, dümen çeviremez kimse, yelkenleri indiririz. Mutluluğun sahiline dalgalar vurduğu vakit şunu yazarız kumlara "Seni yazmış Rabim alnıma, yazgımsın." diye.
"Şimdi sen kalkıp
gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin "diye yazmıştı 'Aşk' adlı şiirinde Cemal Süreya. Ben de sensiz yapamıyorum,
edemiyorum işte. Bu aşikâr, bu işve kâr, cilve naz, bu cefakâr, vefakâr, bu aşk
baz...Laf ebeliği yapıyorum gördüğün üzre, sen kalabalığı var yüreğimde. Tıklım
tıklım sen dolu yüreğim, eziliyorum varlığında! Ayakta bile boş yer yok, tıka
basa sen doldurmuşum içime. Gidersen boş kalırım.
Gitme-sen! Bu yalvarı...Yakarı... Kolum kanadım kırılmış, gücüm takatim tükenmiş. Sabrım sebatım kalmamış. Bir gitmedir tutturmuşsun ama gitme! Beni deli etme!
Sen şimdi gidiyorsun öyle mi? Gidebilirsen git bakalım, ardından gözü yaşlı bakalım. Sürmesini çekiyorsun aşkın, gözlerine... Sürmesini bilirsen sefa senindir, bilmiyorsan cefası da senindir.
Biliyor musun Küçüğüm! Seni görünce
şairliğimden vazgeçtim.Utandım, tıpkı gülün kızarması gibi güzelliğinin
karşısında ben de öyle hicap duydum yazdıklarımdan. Senden daha güzeli yok. Kalemimin
ucu kırıldı, kağıdım rafa kalktı. Sen varken söze gerek yoktu. Sen varken şiire
şiir demek ayıp olurdu. Bütün güzelliklerin toplandığı tek güzellik sensin. Tek
geçerim seni... Ömrümün en güzel dizesi sensin. Yok böyle güzellik, bir içim
su, bir kokumluk papatya, bir solumluk nefes, bir sevimlik can...Şairliğimden utanırım,
yazarlığımdan haya ederim. Şimdi yine utandım yazdıklarımdan. Seni anlatacak
kelime yok, ifade edecek cümle eksik, bu yüzden şiiri bıraktım. Aç kaldım kalben, susuz kaldım
beynen ama bıraktım her şeyi. Gidersen yazmaya başlarım yine. Senin ardında her
şey kurudur, yabandır, yavandır. Tatsız tuzsuzdur.
Başkası yok, hiç kimse sen olamaz.
Asıl varken kopyalar ne işe yarar! Güneş varken gölge nedir? Gitme, beni
güneşsiz koma! Aslımı yitirdim hükümsüzdür ibaresini düşme aşkıma! Sensizliğin
ne menem bir şey olduğunu çekmeyen bilmez. Anlar dakika olur, dakikalar saat,
saatler gün olur, günler hafta...Aşama aşama yaşama veda ederim de farkında
olmam. Gitme-sen! Kal sen.
Gözlerin canıma değince aklım
gidiyor başımdan. Yüreğim atıyor delice. Ben ve sen iç içe, dilimde tek hece...
Ömrüm hep gece yokluğunda. Şair ressam Bedri Rahmi ne de güzel yazmış ne de
güzel ifade etmiş:
"Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım"
Ne zaman fotoğrafına baksam yazmayı
bırakırım. Sen kadar güzeli yok bu dünyada. Sen kadar özeli...Seni gören nasıl
kalır ardından. Sen hep giden... Enkazın ben, hep kalan...
Gitme/sen hani diyorum, kal-sen... Çay
yapsam içsek... Geceyi yudumlasak bir yudumda, mutlu olsak sonsuza değin senin
yurdunda!