Söndür düşlerin pembe ışıklarını bir gece ansızın
Hoyrat günlerin uçarı kanatlarıyla ülkeme gel
Kayıtsız sevilerin korkularını as asi hecelerime
Özlemin yamalı kitaplarını yakalım birlikte
Unutulmuş hasretlerin hazan yapraklarıyla
Kürek çekelim aşkın sarı denizlerinde, gel.
Sil ihanetin kızıl sürmesini yorgun gözlerine
Ecelin nurlu ışıkları vursun sevdalı yüzüme
Sıyır tenimden hırçın kaygıları, gidelim ölüme
Ecelim olsun aşk ömürler bitsin gözlerinde
Sayma ardımda bıraktığın hoyrat günleri
Çağır beni tenindeki yaşanası cennete.
Çöksün isterse seni beklediğim mezarlar
Binlere bölünsün ruhumdaki asi ayraçlar
Dağınık keder olayım bir otobüs camında
Nefretleri giyinerek gelme sen yurduma
Bakarsın bir gül açar yorgun ruhumda.
İlhamsız bir hüzünsün sen ozan gönlümde
Yangınlara astığım biçare yüzüm olur musun?
Lal rengi bir aşk yüklendim çocuk gövdeme
Seven gönlüme çarpan aşk dalgası olur musun?
Sızımın boş avuçlarında gülümser mağrur yüzün
Mor dağlarımdaki sevinin ışığı olur musun?
Harfler dökülen acıların erteli vakitlerinde gel
Bir mektup bıraktım sana, elvedası sevda pullu
Ateşin kirpiğinden geçerek sıratıma gel
Gelişinle sil aynalardaki mağrur suretimi
Perdesiz buluşmaların terli yatağına gel
Sokulacağım bir hançer gibi varlığına
Yosun gözlerindeki denizler kurumadan gel.
Sarmala beni hazan bahçelerinde, götürsün bir sel
İlticasız günahlarla iliş aşk yasağıma, dudağını ver
Rüzgârın nefesiyle gidelim kıyamete, yârim ol gel
Beş mevsimin boyutları tenimizde, ruhumuzda ter
Kurşuni gök olup çök üzerime, kasırgan olsun yel
Azap yerlerimde paralansın susuşların, ölüm ol sev.
Selahattin Yetgin