HAYAL İLE ARDIŞIK YALAN ÖRÜNTÜ
Karşılık beklemeden sevdim işte dün-
Yayı kırık olsa da, dursa da sarkaç
Mala dalıp azmadan; velev ki, “öldün”
Desinler hep, ne yazar; varsa gücün, aç
Gözünü, kapatma; vakit geçiyor
Nafile uğraşılar kalır hediye
Sakın ola yükleme kârı kediye
Biri biterken başlar diğer vardiyan
Yatmaz, bekler başında iki gardiyan
(Çok geç olmadan) Uyan...
Gecede yâri görsen giymiş abiye
Bir kıyafet, yürürken gözde gariplik
Yansıtırken benziyor tıpkı sabiye
Bu arada ufukta bir yarım replik
Göçmen alaca kuşlar zorla uçuyor
Kızıl siyah kesişir aynı çizgide
Boğuşan deniz midir? Düzgün dizgide
Kıyıları köpükle dövüp korkutan
Dalgalara saklanmış ve dil sarkıtan
(Kerpeten dişli) Çıyan...
Bakarsın bir vadide korkunç bir çığlık
Bakarsın şaşkın gözler açık, betimsiz
Ve bir başka tarafta sürer bir sığlık
İçinde sen, ben, onlar; yetim, yani biz
Sarı başak misali kökten biçiyor
Elde kör tırpanıyla yılan, aldatan
Ve bizimle servete dağları katan
Birçok işten habersiz yatar yan gelip
İşte, bizi o yatan öz malı bilip
(Harcayıp her dem) Kıyan…
***
Söz vardır yayılınca vurur yüreğe
Söz vardır kem-küm eder sanki süprüntü…
Yeri, göğü inleten çıkıp süreğe
Halimizden anlamaz verir görüntü
Göz-yanıltan lambayı takar direğe
Gösterimde bir filim; senaryo bayat
Haczedilmiş, bizlere sunulan hayat
Hayal ile ardışık yalan örüntü…
(01.01.2013 / Elazığ)
Güneri Yıldız