Usuna toz üşüşen türküler dilimde
Tutuşan gönlümün gök bakışları lal
Türküler sarıyorum adak dallarına
Rengini bakışlarından alan göller
Bahtımın hüzünlü yüzündesin yar
Nefesin asırlık yalnızlığımı kutsar
Dalına çiy düşen çam gölgeliğinde
Kahve buğusuna karışırdı bakışların
Ruhumun bilge dallarına kuşlar konar
Biz anlarla sarhoşluğu seçerdik
Üstü kalsın acıların derdik hayata
Bozdurup sevgiyi sevdaya harcardık
Aynı anda bırakırdık hüzünleri akışına
O dingin hallerine aşinaydık bir kentin
Sarılmasız hissedişlere müptelaydık
Kırmazdı bizi hoyrat zaman, susardık
Duvardan saatler düşerdi üzerimize
Biz aynı yudumun aşk telvesi olurduk
Yüzünü geceye dönerdi terli bir şehir
Utangaç devrilişlerle şarkılara sarılırdık
Sus pus olurdu ansızın o deli rüzgâr
Kaygılı sözlerin yeli okşardı yüzümüzü
Kınından uzaklara savrulan özlemlerin
Fayları çatlarken, aşk üşürdü uzaklarda
Selahattin YETGİN