Kırmızı Fenerli Sokak
Gölgeler
canlandı aniden
Ayak
izleri hızlandı
Gecesefaları
aya dönmüştü yüzünü
Nefes
alışlarını duyuyordum korkunun
Beli
bükülmüş bir kadın ağlamaklı
Parçalanmış
yüzleri topluyordu kaldırımdan
Bin
parçaya bölünmüş ayna kırıklarından
Açık
kapılardan cızırtılı bir plaktan
Şarkılar
dökülüyor kırmızı fenerli sokağa
Sebil
olmuş hayatların üzünçlü isyanları
Su
sesleri geliyor üç numarada Şebnem’den
Arınıyor
taşralının arta kalan şehvetinden
Köşe
başında telefon kulübesinde uyuyan çocuk
Düşünü
görüyor bir yatağın, bir tas çorbanın
Serin
rüzgâr bilmeden süpürüyor hayallerini
Kırmızı
fenerli sokağın…
Portakal
rengi yeni bir gün doğuyor
Ve
sönüyor tek, tek sokağın kırmızı fenerleri
İşte
geliyorlar, işitiyorum uzakta da olsalar
Sabah
müjdecilerinin cıvıl, cıvıl sesleri
Uyanırken
gürültüyle koca şehir
Kırmızı
fenerli sokak uykuya dalıyor
Islanmış
yanakları, yorgun bacakları,
Hırpalanmış
sızlayan göğüsleriyle
Göremediler
güvercinlerin su içişlerini
Duymadılar
goncaların sesli açılışını
Güllerin
ve karanfillerin…
Gölgeler
yürümüştü kentin kirli sokaklarına
Güne
bakanlar güneşe dönmüşlerdi yüzünü
Gelmedi
kimsenin aklına kapıların perişanlığı
Bir
lokma ekmek uğruna beyaz etlerin satıldığı
Bu
nasıl bir iştir böyle asırlardır sürer gider?
Dinmez
ER / Çeşme / 2011. 06 14 /