Dolunayın
Ettiğine Bak
Uykunun gelmediği gecelerde
Dolunay gelir pencereme
Goncalar gece açar
Gece çalar aşk kapıyı
Gecenin kanatları sarar acıları
Nice acılardı teselliden uzaktılar
Tutsaktılar çaresizliğin bulanık sularında
Duvarlar, duvarlar ah o duvarlar
Dağlar gibi yüksek, yüksek
Uzun, sağır kalın duvarlar
Hayatıma zincir halkaları gibi eklenmiş vedalar
İndirsem gönül salımı yelken bassam denizlere
Sürüklensem dalgalarla düşlerin gizemli kıyılarına
Sabahın seher vaktinde deniz
Sevgilisi denizkızını seyre dalmış
Gümüş, gümüş parlıyor erken uyanmış balıklar
İyot kokan ıssız sahillerde kum zambakları açmış
Ayaklarıma dolanıyor altın tozu kumsallar
Benimki sen kokulu bir yalnızlıktır
Çırılçıplak mavi aydınlığında Çeşme’nin
Menevişli sularda yüzünü arıyor gözlerim
Gelir geçer değil gözü kara bir tutku bu
Sevmek sevilmek nasıl yakışır insana şiire sor
Kalem düşüyor elimden şiir kendini yazıyor.
Dinmez ER / Çeşme / 2013. 01. 22 /