-Tek kalmak istiyorum. adam. O kadar kalbi söyledi ki bunu, duyan kendini dünyanın en
yalnızı hissetti. O kadar tesirli bir tek kalma isteğiydi.
Bir soğuk hava kütlesi gibi adamın etrafındaki herkesi sardı bu
tek kalma isteği.
Herkes kendisini biraz tek hissediyordu.
Bu soğuk ve teklik hissi saran hava kütlesini adamın sevdiği
kızcağız dağıtmaya çalıştı.
-Teklik Allah'a mahsus ama!
Boğazına kadar yalnızlığa gömülen ve kendini dünyanın en yalnızı
hisseden adam:
-Terklik içindeki kula da mahsustur canım, dedi ukalaca ve nefes almadan devam etti. Bu
kalaşnikoflu bir konuşmaya benziyordu. Durmadan ateş ediyordu.
- Başka yapamıyorum.Yüzüm gözüm ayrılığa bulanmış. Mutlu
olamıyorum. Rabbim sen bana güç ver. Bu kadar kalabalığın içinde bir başınayım.
Robinson'u olmak istiyorum aşkın. Kimse olmasın yanımda. Sağımda solumda
durmasın. Aklım bana küstü, zaten aşkım bana süstü. Değil mi ki çınarlar yalnız,
gökte yıldızlar suda balıklar... Değil mi ki bu can yalnız? Dibini bulmak
istiyorum bu alemin. Kendi yaramı kendim pansuman edeceğim.
-Sakin ol aşkım! dedi kız. 'Bu ne ruh
halidir sende, bu ne acayip bir teklik talebidir. Bak yanındayım işte, daha
ne istersin. Eğer yanındaysa sevdiğin
başka nedir derdin?Bende üzülüyorum senin bu haline, sen tek kalmak istiyorsan
benim sendeki durumum bitmiş demektir. Sevdiğin değilimdir daha, aşkın,
birtanen..." Ağlamaya başladı 'Buna
hakkın yok, iyi giderken her şey bunu bozma lüksün yok!" dedi gözü
yaşlı sesi titrek bir şekilde.
-Ağlama sen, bana değmez. Müzmin bir sakatlıktır bu teklik hissi
bende. Seninle alakası yok inan! Seni üzmeye de hakkım yok. Seni anlamaya çalışıyorum sen de beni
anlamaya çalış lütfen. İçimde ilahi bir boşluk var ve ben bu boşluğu doldurmaya
çalışıyorum.
- Seni seviyorum bu yalnızlığına ilaç değil mi? Konuşuyorum
seninle bu kendini tek hissetmene engel olmaz mı? Değersiz hissediyorum kendimi
şimdi. Sen yoksan bende, ben de yokum bende!Halim budur ayan beyan işte! bunu söyledikten
sonra yine ağlamaya başladı kız.Yüzü
gözü göz yaşlarıyla bir güzel yıkandı. Bu aşkın abdestiydi. Kız kutsal olan bir
değer uğruna ağlıyordu. Aşkı üzerine ve onu kaybetmemek adına!
Adam başka hülyalardı. Başka kafaları yaşıyordu.
Onun derdi beşeri değildi ilahiydi güya. Kıza karşı ilgisi
sevgisi elbette vardı ama daha acil olanı ilahi aşktı ona göre. Bunu ifade
edemiyordu güya!
-Bu yalnızlık hissi seninle ilgili değil lütfen ağlama! Canım
yanıyorsa yansın iyice. Kanım akıyorsa aksın. Göz yaşım dökülüyorsa dökülsün. Kezzap
dökeyim, yarama kalmasın izi. Gözlerimi kör edeyim, bakmasın ona daha. Ellerimi
keseyim, tutmasın o eli.Beşeri aşktan ilahi aşka transfer olmak istiyorum.
Leyla ve Mecnun gibi aşmak istiyorum kendimi. Adam ne söylediğini
bilmiyordu kızda anlamıyordu onu zaten. Adam aklını zayi etmiş gibiydi kız
aklını gayet güzel kullanıyordu.
-Gidiyorum ben böyle duramam yanında.Etkisiz birim eleman olarak
yapamam.Etimle kemiğimle varken yanında, yokmuşum gibi kalamam. Hoşça kal
sevdiğim, seni şimdi tek bırakıyorum.Söylediğin ve yaşadığın aynı olsun
istiyorum. Kız ardına bakmadan gitti. Adam içinde bir şeylerin eksildiğini
hissetti.Her adımında kızın adam yalnızlığın en dibine battığını tekliğin en
koyusuna düştüğünü anladı.Lakin gitme, kal diyemedi. Adam için gönüllü bir batış
ve düşüştü bu. Ve zoraki bir gidişti bu, kız için.