Sevgilim, sana bir mektup yazdım bu gece içine kalbimi koydum iyice. Zarfı açınca kalbimi açmış olacaksın. Okurken hisset beni diye de kırmızı mendile sardım mektubu. Kalbim avuçlarında olsun istedim. Sana olan aşkımı göresin dedim. Kırmızı kan rengidir; sensiz döktüğüm yaşların rengidir. Göresin istedim.

            Bu ayrılık çok olmadı mı sence? Raf ömrü son bulmadı mı bu ayrılığın? Şimdi sen yoksun gibi mi takılıyorum sanıyorsun? Senin olmadığın bir an bile yok bende! O kadar doluyum ki seninle, on iki ay sen yağmuruyla doldurmuşum içimi, sen ıslağı olmuşum, sırılsıklam... Sana hasta olmuşum. Reçetemde yazılan; aşk kalbime her an almam gereken dozumsun.

            Sana bir mektup yazdım ve bu mektubu kırmızı mendile sardım. Kırmızı mendil, seni bütün varlığımla seviyorum; demekmiş. Pek de güzelmiş manası tam da sana karşı olan hislerimi ifade ediyor. Varlığım sana armağandır bütün bir ömür boyu biliyorsun. Varlığım varlığınla var oluyor, yokluğunla yok oluyor. Tez gel de şad et beni. Tez gel de kırmızı mektuplu günleri yad edelim birlikte.

            Bu mektup yüreğimin ta kendisidir. Ve sana olan aşkımın resmi belgesidir. Nişanesidir kalbimin, gözlerimin sana olan hasretidir, sözlerimin sana olan özlemidir. Bu mektup benim sevgili, aç da oku yüreğimi, aç da gör gözlerimi, aç da oku aklımı! Daha ne diyeyim sana, bir tek yüreğimi söküp sana vermek kaldı. Aklım sende, kalbim... Aç da mendili gör halimi, sana olan hasretimi... Sözün bittiği yerdeyim. Aklım sende kalmış işte anlasana beni. Kalbimi alıp gittin zaten. Ben şimdi sensiz çaresizim, her şeysizim.

            Sevgilim, sana bir mektup yazdım içine kalbimi koydum. İstedim ki okuyanı kor kor  yaksın bu mektup, çünkü  kırmızı ateşin rengidir. Canlıdır, hakikidir, içtendir ve gözyaşım kadar sıcaktır. En güzel sözlerimi alıp getirsin sana ve sanki yanındaymışım gibi hissettirsin beni sana, bunu kalben diledim Rabbimden. Bu mektup ayrılığı atsın üzerimizden bir çarşaf gibi, savursun bir rüzgar gibi çok ama çok uzaklara. Seni bana getirsin beni de sana!

            Çok manalar yükledim ben bu mektuba. Sana karşı olan hislerimi... Kokumu... Sesimi... Her şeyimi...Her satırında sana olan muhtaçlığımı, kalp açlığımı, zihin ihtiyaçlığımı gör istiyorum. Seni arıyorum kelimelerin arasında, cümlelerin içinde, paragrafların ortasında. Sen benim okundukça okunacak olan en güzel aşk kitabımsın. Kahramanımsın, ana temamsın, fikrimsin. Senden gayrisi yok bana, senden ötesi...

            Sana mektup yazdım ve bu mektubu kırmızı mendile sardım. Gönderiyorum. Gör halimi diye! İçim sensiz kan ağlıyor, gözlerim kan çanağı, ömrüm can artığı... Gel gayri! Ey sevgili bu ne bitmez çiledir, senden ayrı kalmak ölümden betermiş. İnsan sevdiğinden ayrı düşünce bunu anlarmış. Ah kalbim, sabret. Gülden önce diken gelir bilirim. Bahardan önce kış gelir bilirim. Çok sürmedi mi bu kış? Bu diken çok acıtmadı mı canını?

            Sana bir mektup yazdım ve kırmızı mendile sardım. Bu mektubu yazarken kendimi sende sandım. Güle rengini veren, bülbülün kalbine batan dikenin akıtmış olduğu kandır. Yoksa gül bembeyazdır. Yüreğimden çektiğim mürekkeple yazdım bunu. Her satırında bu mektubun gözyaşımın harcı var, beni bu kadar hercümerç etmeye de hakkın yok!

            Gezdiğimiz yerler yetim, oturduğumuz yerler öksüz, Elazığ soğuk, çekilmez ve inan ki sevdiceğim yaşanılmaz. Buna sebep sensizliktir. Ne kadar da tekim bu şehirde, ne kadar da yalnızım, ne kadar da yazığım. Tek azığım sensin. Sayılı gün çabuk geçermiş diyorlar ya inanmam. Sayılı gün saydırarak geçiyor inan. Kırmızı mendil sana olan hasretimdir. İnsan bir şehri niye sever? Ve bu şehri niye seviyorum? Bulmacamsın. Şiirlerimde mazmunumsun. Aşkta mahkumunum, mecburunum, meftununum.

            Sevgilim, kırmızı gül sana olan sevgimdir. Bu yüzden mektubumu kırmızı mendile sardım. Bir nevi sensiz halimi kefenledim. Dışı seni yaksın istedim, içi beni yakmış zaten biliyorum. En kısa sürede görüşmeyi nasip etsin Rabbim. Bunu diliyorum. Tez elden kavuşmayı... Ele ele tutuşmayı... Göz göze bakışmayı... Aynı havayı solumayı... Aynı bardakta çay içmeyi... Aynı sokakta gezmeyi... Ve saçlarına papatyadan bir taç takmayı...

            Mektubumu burada bitiriyorum ama aşkımızın bir ömür boyu süreceğini biliyorum. Hasretle öpüyorum seni.

( Kırmızı Mendil İçinde Saklı Mektup başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 6.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.