Gel, bak sevdiğin şarkı çalıyor radyoda, gel, kaybolalım birlikte aşkın dansında teninin kokusunun cennetinde titrerken bedenim..
Gel, aynı mekanda
oturuyorum, gel, gözlerinin derinliğinde yitip dokunamadığım ellerinde yeniden
doğayım gün gibi güneş gibi..
Gel, bıraktığın gibi
bekliyorum, gel, ellerinden şekeri alınmış küçük bir çocuğun yanaklarından
süzülen en sahici yaşlar gibiyim..
Gel, ben hala beni sevdiğin
yerdeyim, ne bir adım ötede senden, ne de bir adım geride; hep aynı yürekten
aşkla hep aynı yerde sevgili..
***
Ben bu aşkın üzerine bin yıllar
bile geçse bozulmaz yeminler ettim sevgilim, dönülmez sözler verdim; nimet gibi
ekmek gibi üç kere öperek başımın üzerine koyup yüreğimde sakladığımsın sen
benim. Nice ölümler sundum bu aşkın yoluna, vazgeçilmezim oldun, yalan dünyanın
tek gerçeği, ben seni köşeyi dönünce yalancı sevdalara satmalarda, üç kuruşluk
vazgeçmelerde bulmadım ki.. Ne varsa ömrümden hepsini adadım sana, aşkın
şarabıyla kırkladım geçmişimi, demirden duvarlar yıktım, aşılmaz dağlar aştım,
karanlık engebelerden geçtim, bozkırlarda dörtnala at koşturdum, çağlar kapatıp
çağlar açtım, deli dolu yürek işi savaşlar verdim bir başıma, yek başıma, tek
başıma; vuruldum, yaralandım ama pes etmedim, dönmedim sözümden dönmedim
yolumdan, vazgeçmedim aşk bildiğimden; şerefli mağlubiyetlerin başucunda sonsuz
galibiyetler peşinde vurdum kellemi senin uğruna.. Bir bakışın bir gülüşün bir
dokunuşun hem merhem hem de en büyük madalya oldu yaralarıma!
Yemyeşil ağaçlarla örtülü ulu
ormanlarda, rengarenk açmış çiçeklerle süslü bahçelerde, halaylar çekilen köy
düğünlerinin neşesinde, karnesini başarıyla taçlandırmış çocuğun sevincinde,
kutsal mabede ulaşmış hacıların kabul olunmuş dualarında, eski Türk filmlerinin
makyajsız gülüşünde, cıvıl cıvıl öten kuş seslerinde, sonsuz denizlerin en
berrak saatlerinde, güneşin en güzel olduğu vakitlerde, yağmurdan sonra çıkan
gökkuşağının muhteşemliğinde, masmavi gökyüzünün enginliğinde, yıllar sonra
kavuşmuş iki sevgilinin birlikte atan kalbinde, tutsaklıkta Züleyha'sının
hasretiyle yüreğini alev alev kora dönüştüren Yusuf'un çilesinde, bir garip
Orhan Veli'nin şiirlerinde, üstat Atilla İlhan'ın dizelerinde, en sevdiğin
yazarların öykülerinde bitmez bir aşk bilinmez bir sevdayla sevdim seni ben.
Ben benden vazgeçerim de senden
yine vazgeçemem sevgilim.. Ah sevgilim.. Can sevgilim.. Yar sevgilim..
Saçlarının tek bir teline bütün bir şehri gözümü kırpmadan yakacağım kadın..
Bir küçük gülüşüne dünyaları vereceğim aşk tanrıçası.. Gözlerinin büyüsünde
nefes aldığıma her gün yeniden şükürler ettiğim ahu dilber.. Bu kalp
sensizliğin cahiliyye devrinde kör zindanlarda dipsiz kuyularda, bitmek
bilmeyen kasırgalarda hep senden gelecek bir ışığın umuduyla senin orucunu
tuttu.. Sensizliğe alıştırma bu gönlü sakın, gölgeni ayırma yanıbaşımdan asla,
hasretinle yakma yüreğimi çöl fırtınalarında, kangrene çevirme nasırlı ellerimi
dondurucu kışların ayazında.. Sen benim kaderim sen benim alnımın yazısı
değilsin sadece; ben de senin kaderin ben de senin alnına yazıyım Allah katında
mühürlü bir sevdayla..
Mevsimlerden "çok
soğuk", aylardan "yağmur kar" olsa ne çıkar, benim gönlüm
sımsıcak senin aşkınla! Bu gözlerimin, bu ellerimin, bu kalbimin, bu yüreğimin,
bu canımın misafiri değil sahibisin sen. Sol yanımın ağrısı, yaralarımın ilacı,
gözümün aydınlığı, ömrümün baş tacısın. Hani ikiden bir çıkınca bir kalır ya
matematikte, külliyen yanlış sevgilim; sen gidersen hiç kalırım ben.. Sen
bilmezsin, hayırlısıyla olsun diye dua ettiğim ne namazlarım var benim secdede
sabahına eriştiğim.. İçime sığmayan bir sevda bu! Yanardağım patlayan
volkanlarımda! Yanarken küle çeviriyorum etrafımı da yakıcı bir sensizlikle!
Darmadumanım sensiz kaldığım her an uzayıp giden saatlere gebeyken aklımın
odalarında! Hayatın resimlerine bakarak yaşayanlardan değil, dibine kadar
kitabını okuyanlardan oldum hep, odandır belki de sana böyle kitabına kadar
aşık oluşum..
Düş işlerinin işi de olsa bu aşka
tutulmamız, hepi topu onbeş dakikalık bir kısa film olsa da yaşadığımız,
uyanmayalım bu düşten yüzyıllarca inadına, tekrar tekrar izleyelim bu filmi
asırlarca, ömrümüzün sonuna dek sürsün bu sevda aldanışımız sevgilim aşkla..
Leyla ile Mecnun gibi, Aslı ile Kerem gibi, Şirin ile Ferhat gibi efsane olsun
hikayemiz.. Gözlerimi kapadığımda hayallerimde, gözlerimi açtığımda nefesimde
ol! Çok şey mi istiyorum! Ben çekerim yine aşktan zırhımı üzerime, boyarım
yüzümü aşkın savaş boyasıyla, heybemde umutlarımla düşerim yollara sevdamız
için, savaşırım gerekirse on bin yıllarca, yeter ki bileyim sen ol yine bu
yolun sonunda, sen ol yine yolumun son noktasında, beni bekleyen, beni özleyen,
bana hasret benim sana olduğum kadar! Söylesene sevgilim; ölür müsün sen de
bana, benim sana öldüğüm kadar?