HÖDÜK
Öyle kolay kolay, kırılmam dosta,
Kütüğün belimi, vurdu be hödük,
Mey'den herze kustun, serdiğim posta;
Varlığın zihnimi,yordu be hödük.
Sohbetin su idi, tavlamız azık;
Adam oğlu adam, sanmışım yazık,
Boyundan büyükçe, attığın kazık;
Dönüp sorsan yakar, kordu be hödük.
Bir şişe, bir sarhoş,bir saat nutuk,
Şiraze sıyrılmış,vicdanın tutuk,
Dilin pelte pelte, gövden kör kütük;
"Yeter be"demedim, zordu be hödük.
Tam bir yıl,bekledim, özürden kelam,
Ne ikice satır, ne de bir selam,
Verilse kaçarsın, ölüme selam,
Susamam ki daha, ardı be hödük.
Dün tele,çağrıya, sağır kul idin.
Tavrı böyle olmaz, merdin yiğidin,
Sahibi namertse, hakkı var itin;
Ayığın yokuşa, sardı be hödük.
Sağında hacı var,solunda hoca;
Hacı akıl versin,okusun hoca,
Kendine gelmezsen, ne yapsın KOCA;
Her kime danışsan, kardı be hödük.
Ne makam umurum, ne de ünvanın,
Sanma adamlığa, yetiyor sanın,
Şu kibar hemşerin, bilge sultanın;
Bir keleğe masal, yardı be hödük.
Evet, bura Aydın, ora Ankara,
Burda mertlik moda,orada riya,
Hani "su sızmayan"dosttuk be güya;
Hatıran bir tavla, bir zardı hödük.
Küstüğüm bir dağa,gitmem oduna,
Otuz yıla kıydın,nefsin adına,
Kazayla gelirsem, bir gün yadına;
De "mertçe bir adam, vardı" be hödük.
16.12.2014
Kadir KOCA
.