Çok şey düşünürüz ama söyleyemeyiz,
Düşündüklerimizi ise hiç yazamayız.
Hissetmekteyiz ki, elimiz ve dilimiz bağlı parmaklar hareketsiz...
Kilitlenmiş durumda benliğimiz.
Bir suskunluk hakim olmuş kişiliğimize gülmeyi unuttuğumuzdan mıdır acaba?
İnsan içinden gelince gülümser,
Gülümsemek ânlık veya uzun süreli mutluluğun görüntüsü.
Mutluluk varsa gülümseme vardır yüzlerde...
Neden yazamıyorum düşündüklerimi?
Kişiler değil elbet,
Ülkemizle ilgili yazmak istediklerim ama,
Yazamıyorum...
Nasıl yazayım?
Kullanmadığım elektriğin parasını ödemeye mecbur edilirsem,
Böyle bir hukuksuzluğu "meşru" göstermeye çalışanları esefle dinlerken...
Bütçe sarsıntısındaki dar gelirlilerin isyanlarını ve beddualarını izlerken,
Nasıl yazayım?
Tavizlerin sonu yoktur bu kesin,
Halkın bir kısmına verilen maddi ve manevi tavizler toplum tarafından bilinirken,
Verilen maddi desteklerin, borçlarına sadık dürüst kitlelere yüklenmekte olduğu gözlenirken,
Ve ülkemde çok açık ikili uygulamada birileri ödüllendirilip diğerleri mağdur edilirken,
Nasıl yazayım?
Güney komşumuzdaki iç savaştan kaçan şimdilik iki milyon ve günden güne sayıları artan sığınmacıların masraflarını karşılamak için akla gelen her konuda ceza uygulayarak ekstra masrafın karşılanmasında dürüst kesim desteğine baş vurulurken,
Kobani'den gelen ikiyüzbin kişinin geri dönmeleri hayal ötesi. Kardeşlerimiz miş, miş...Masrafları?
Biz ne kadar zengin ülkeymişiz de haberimiz yokmuş,
Bu kadar duyarsız olan ben nasıl yazayım?
Dış güçlerin güdümünde olarak idam kaldırılınca,
Kadın cinayetlerini ve eşlerini öldürmede pervasız kocaları gördükçe,
Cezalar olmayınca, (olsa da uygulanmayınca) hırsızlıkların önü alınamadığını izledikçe,
Güvene dayalı kişisel özgürlüklerin bile kendi çerçevesi içinde kullanılamadığını,
Demokrasi binamızda sıvaların dökülmekte olduğu,
Ülkemizin 1/8 lik kısmında derin bir fay hattının olduğu ifade edildikçe,
Derin kederler içinde,
Ben nasıl yazayım?
Yarınların belirsizliği,
Evlatlarımızın ve torunlarımızın geleceği sisli-pusluysa,
Mal ve can emniyeti yoksa,
Yönetim yönünden beklentilerimiz suya düşmüş,
Ve halk olarak bizler,
Hayal kırıklığı yaşıyorsak,
Ve çaresizliğimize çare bulamıyorsak,
Ben nasıl yazayım?
Dil susmuş,
Kalem kırık,
Tuşlar kırık,
Gönül kırık...
Selam ve saygılarla,
Yurdagül Alkan.