- Sevdin mi hiç? dedi birisi adama ama demez olaydı.
Uyuyan bir devi uyandırdı. Canı öyle bir acıdı ki adamın, feryadını cümle alem
duydu.
-
Sevmedimse halim ne benim böyle? Sebepsiz ağlayışlarım... Yalnızlığa
sığınışım... Gittiği günden bugüne kaç saniyem yıl oldu. Kaç günüm zehroldu. Kaç
kez kahroldum. Mahvoldum.
- Sevdin
mi hiç? dedi
birisi adama ama demez olaydı. Esen yeli tufana çevirdi, bir alevi yangına
dönüştürdü.
-
Yüreğimi yarın da bakın! Kim var hâlâ? Kim saklı içinde... Siz bu harabe canda
gizli olan hazineyi ne sanıyorsunuz? İnci mi dersiniz, elmas mı, yakut mu?
Değil hiçbiri, asla! Ben ona Papatya diyorum.
Sigarasını yaktı adam, çekti içine
dumanını.
Bir dünyayı çekti sanki; bir kalbi,
ruhu...
Canı onunla doldu, ciğeri, içi...
Bir serinlik yayıldı içine, bahar
geldi sanki, çiçekler açtı.
Ne kadar da özlemiş onu, ne kadar da
sevmiş!
Yazılası değil!
İnanılası...
-Anladım,
dedi soran adam. "Sende var olan ve
sonsuza kadar var olacak olan tek sevda Papatya'ymış. İçindeki barut dağına
kibrit çaktım, affet beni! Seni sevmez zannettim. Bilmez sandım aşkı! Yüreğinin
tamamını kaplamış olan aşkı göremedim. İz aradım aşka dair! Sen her zerrenle
aşksın! saygım var sana."
Gözlerini
ufuktan alıp adamın üzerine dikti.
Derin mi derin baktı.
-
Sen sadece patlamaya hazır olan yanardağımı patlattın.
Kopmaya
hazır olan kasırgamı kopardın.
Taş
oldun kopacak olan büyük dalgama.
Bilsen
onu nasıl sevdiğimi, özlediğimi, aradığımı...
Durdu bir iç
çekti, bu başka iç çekişlere benzemiyordu.Yalayıp yuttu her şeyi, yakıp yıktı
herkesi. Dağları dümdüz etti, suları dalga dalga, yeri alt üst etti, göğü ters
yüz...
"Neden bu ayrılık, neden, neden?" Kahretti
birden; şimşekler çaktı, yıldırımlar düştü, yangınlar başladı, seller oluştu. "Rabbim sen bana dayanma gücü ver,
her günüm onunla geçiyor, onunla yaşıyorum sanki. Sen ne yapıyorsun bensiz, ben
sensiz yerle bir...
Ben
sensiz dümdüz, ben sensiz tarumar, ben sensiz hak ile yeksan!
Gel
demeye yüzüm yok, kal demeye gücüm yok!
İsyanım
var içten içe, işkencedeyim."
Sus pus oldu cümle mevcudat.
Donup kaldı varidat.
Ah gözü benli adam!
Ah kaptan!
Gözleri daldı gri bulutlara, yağmur
doldu gözlerine.
Bir iki damla döküldü yanağına ve oradan
da döküldü toprağa.
Aşkına benzetti içtiği sigarayı...
Ve döktüğü gözyaşlarını...
Sigarayı yakan ateş, adamı yakan
aşk...
Gözlerinden dökülen yaş, adamı
ıslatan aşk...
"Bir
insan bu şekilde sırılsıklam aşık olurmuş meğer.
Bu
şekilde severmiş, görmeden, dokunmadan, inan ki sana değer!
Yağmur
yağıyor bugün ben şehrine, katre katre.
Her
tarafım pare pare...
Kalbim
yare yare...
Hülasa
içim dışım ıpıslak!
Kalp
zeminim kaygan..." diye söylendi kendi kendine.
"Yağmur
yağsın, çisil çisil hem de, pencereden bakıp seyretmek değil o yağmurun altında dolaşmak istiyorum
şemsiyesiz. İliklerime değin ıslanmak istiyorum. Gömleğim tenime yapışsın
istiyorum. Gözyaşlarım aksın istiyorum." dedi ve Elazığ'ın kalbine
doğru yürüdü. Onunla ilk kez konuştuğu ve onun kendi omzuna değdiği yere. Bir
çift papatya bıraktı yere...Çöktü papatyaların başına ve yağmurun altında
ellerini açtı Rabbine."O olsun
yanımda başka da şey istemem bu dünyada" diye.