Sen bana uykusuz geceleri bıraktın gittin… Hasret özlem okunu sineme sapladın iyimi ettin?
Karanlık odalarda, yüzümü bakmayan şehirlerin havasını bana bıraktın terk ettin gittin…
Adımların ile hayallerimi karanlık uçurumlara, hayalsiz yaşamak için beni uçurumlara attın arkana bakmadan gittin.
Bana ağlayan gözyaşı değil, gözlerime ihanetin ifrit bakışlarını bıraktın…
Söyle benden bu kadar mı nefret ettin? Oysa ben seni dünyalar kadar çok seviyordum.
Gözlerimde uzaklık, bakışsız’lık ile ekleyerek, ayrılıktan kavuşamayan yolların feryadını ekleyerek beni hasret uçurumlarına attın gittin, mutlu mu oldun şimdi?
Gözlerim hala gittiğin günden beri uykusuz, bıraktığın sessiz feryat bakışı ile yollarda dönmeni bekliyor…
Rotası kıblesini şaşırmış, sapıtmış, kaybetmiş hislerinle hıçkırıkları yanımda bırakarak, beni bunlar ile yaşamaya mahkûm ederek acımadan acelesi var olan bir yabancı gibi bıraktın terk ettin gittin…
Belki de senin gibi kimseye bağlanmadan yaşayacaksın lakin o zamanda ömür mutluluğu tatmıyor be gülüm, öksüz gibi mutluluğa bir adım yakın iken terk ederek mutsuz yaşanmıyor be gülüm…
Mehmet Aluç