Oyun ve
Oyun yöntemiyle çocuğunuza her şeyi öğretebilirsiniz,
sevmediği alışkanlıkları bile değiştirebilirsiniz. Bildiğiniz çok oyun yoksa
kendiniz oyun icat edin, bu yaratıcılık siz de var biliyorum. Ben üzerini
değiştirmeyi sevmeyen oğlum için ‘Hani neredeymiş oğlumun elleri?’ oyununu
buldum. İnanın kendisi bile merak ediyor. Sayıları, kavramları, günleri,
aklınıza gelen her şeyi oyunla öğretmeyi deneyin inanın bu sandığınızdan daha
kısa sürede gerçekleşecek.
Odasını toplamayı sevmiyor mu? Yaşını da düşünerek; “Ben
elliye kadar sayana kadar bakalım kaç parça oyuncak toplayabileceksin, şu şarkı
bitene kadar odanda ne gibi düzenlemeler yapabileceksin, her baktığımda düzenli
bulursam hafta sonunda bakalım nasıl bir ödül kazanacaksın?” gibi cümlelerle bu
işi halledebilirsiniz.
Her oyunun çocuğa mutlaka faydası olduğu tartışılmaz bir
gerçektir. Örneğin hepinizin bildiği bir oyunu ele alalım. Saklambaç. Bu oyunu
oynayan çocuk, beden olarak hareket edeceği için büyük kas gelişimi
desteklenir, arkadaşlarını ararken ya da saklanırken dikkatini toplamayı, kuralları
olan bir oyun olduğundan kurallara uymayı öğrenir, sayı sayarken matematiği
gelişir ve dil gelişimi desteklenir. Ve tabiî ki sosyalleşirken öğrenirken
eğlenir.
Oyuncak meselesine gelince; bir oyuncağı alırken sadece
fiyatına bakmayın, çocuğa neler kazandıracağını düşünün. Sonra da çocuğa zararı
olup olmayacağını; sivri kenarları var mı, ağır mı, boyası çıkar mı? Bir defalık
mı yoksa her seferinde heyecan verecek kadar kapsamlı mı?
Gelişim de baştan ayağa ve içten dışa ilkesi vardır. Çocuk
önce başına hâkim olmayı öğrenir, sonra kol ve bacaklarına, en son
parmaklarına… Yani üç yaşında bir çocuğa küçük parçalı yapboz alırsanız yapamayabilir,
fakat büyük parçalı legolar gelişimini destekler. Kavramları, hayvanları
öğreten, bir iki yıl kullanabileceği sağlam oyuncakları tercih edin, birkaç
saat oynayarak oyalanacaklarını değil… Basit bir örnek verelim yine; direksiyon
oyuncağını bilirsiniz. Plastiktir, çocuğa zarar vermez, düğmeleri vardır,
basarken küçük kaslarını geliştirir, değişik melodiler çıkararak çocukta ritim
duygusu oluşturur, mutlaka yürüyerek ya da koşarak oynayacağı için bedensel
gelişimini destekler. Onu eline aldığında kendisini şoför olarak düşüneceği
için hayali oyunu öğrenir. Arkasına yolcu da aldıysa paylaşmayı, sosyalleşmeyi
de öğrenirken eğlenir.
Bazen çocuğun oyuncağını kendisi seçmesine, bazen de alınan
oyuncağı kendisinin keşfetmesine izin verin. “Al bu araba, bak vuuu, vuuuuuuuu
diyerek süreceksin,” demek yerine “Nedir bu bakalım mı, neler yapabiliriz
bununla?" diye sorarak düşünmeyi öğrenmesine, keşfetme mutluluğunu
yaşamasına katkıda bulunabilirsiniz.
Çocuğunuza yaş seviyesinden düşük oyuncak almayın, üzerinde
üç yaş ve üzeri yazan oyuncağı dört yaşındaki çocuğa alırsanız faydasını
göremezsiniz ama tam tersini yaparsanız belki gelişimini hızlandırabilirsiniz.
Eskiden oyun hamuru yoktu, çamurla oynardık, parmaklarımız
bu yüzden gelişti, şimdi hepsi hazır ama evde kendiniz de hazırlayabilirsiniz;
biraz unun içine birkaç damla sıvı bulaşık deterjanı, bir kaşık tuz,
istediğiniz renk toz duvar boyasını karıştırıp biraz su ile çocuğun eline
yapışmayacak şekilde yoğurun. İlk aşamada rehberlik edebilirsiniz. “Bak ne
güzel pasta yaptım, sepet yaptım, sen ne yapmak istersin?” diye sorarak
oynamayı öğretebilirsiniz.
Çocuğunuza kitap
sevdirmeyi düşünüyorsanız bir yaşından itibaren banyo kitaplarıyla
başlayabilirsiniz. Plastik ve rengarenk olan bu kitaplar bir harika…
Haydi size bir de zeka sorusu soralım; geçenlerde iki
arkadaşım gezerken, birisi gördüğü bir oyuncağı oğlum için almaya karar vermiş.
Çocuk gelişimcinin oğluna tabanca alacak değil ya, renkleri sayıları öğreten
kavram oyuncağını seçmiş. Tam ödeme yapacakken diğeri daha çabuk davranıp
ödemiş. Soru şu; bu oyuncak hangi arkadaşımın hediyesi?
Oyun ve oyuncak konusu bitmez, bu özetin özeti. Sadece
önemini hatırlatmak istedim. Ne kadar meşgul olursanız olun, çocuğunuzla
oynamak için zaman ayırın. Ona değerli olduğunu hissettirin, mızıkçılık
yapmayın.
Oyununu bitirmesi gerektiğinde beş dakika önceden haber
verin. Birden bırakıp gelmesini beklemeyin.
Unutmayın oyun çocuğun hayatıdır ve ona “oynamıyorum,”
derseniz, bunu “Senin hayatında ben yokum, başını çaresine bak,” olarak
algılayabilir, bu da onun güven gelişimini sarsar, benden söylemesi, gerisi
size kalmış…
Ayrıca da “Ver bilyelerimi, annem 'kimseye verme,' dedi" gibi cümleler
kurmasına engel olun! Siz iyi bir ebeveynsiniz. Ve çocuğunuz çok şanslı…