İnziva
Gölgelerin vücuda geldiği gecenin, soytarı kılıklı
yıldızları ışıldar
Bitirim baharlar son bulurken göç yollarında şuursuzca;
Yüzüm, parçalanan aynaların bölük pörçük yansımalarını
resmeder
Hayat reçetemde hüzün, aç karnına 24 saat tüketilecekti
Ahım; karanlığımdan bir toplu mezar, herkes var orda
Yediğim darbelerin cenazesini kaldıramadım yüreğimden
Kimdim ben, cevabın olmadığı sual miydim kadere işlenen?
Celladım göster yüzünü bu hayata kabul edilmemem neden?
Hicretim yalnızlıktan yalnızlığa şefaatle ilerlerken huzurla
İçime atışım, suskunluğumdu kaderime hükmeden
Kimse olmamak, kimseden olamamaktı ısrarla süren
Şifreleri mayın döşeli hakkaniyet özürlü bir yoldayım
Hitabı meşru görülen vahşet gibi
Merhameti iltihaplı hastanın kan toplamış yarası
Sonsuzluğunu çekiyorum içime; saniyede gerçeklerim hasarlı
Mahrum bırak vicdanından, sanrılı gözlerimden göç et şimdi!
Sığınaklarım, şüpheli bir intiharın kan kokulu mektubu
İnzivama gölgelerim ve keşkelerim refakat etmekte
Uçurumun son kertesindeyim, Azrail’im muradına ermekte
Kimse demedi büyüyünce yaralarında büyür
Hiç biri inanmadı bu adam ıssızlığında kanla yürür
Nihayetine ermek vardı selametin; olacaktı belki! ama olmadı
Hak edilen günahlarım kadar, sevaplarımda vardı
Anlık tebessümlerim, içten ağlayışlarıma göre azınlıktaydı
Hicretim yalnızlıktan yalnızlığa şefaatle ilerlerken huzurla
İçime atışım, suskunluğumdu kaderime hükmeden
Kimse olmamak, kimseden olamamaktı ısrarla süren
Muammer GÜNDÜZ'ün Hiç, Hiç Oldun Mu? adlı kitabından
Yazarın
Sonraki Yazısı