Tut ki nehrin kıyısında yıkanıyorsun, sonsuzluktasın. Nehrin iki yakası bir araya gelirken; çırpınan su, bir saflığın melodisine dönüyor. Tut ki elementler arası enerjik bir boşluktasın.
Gündüz olunca, yıkıma herkes ortak oluyor. Ceset üzerinden palazlanıyor cümle haşaratlar, bataklığını kendi çamurlarıyla karıyor.
Baharı adımlamak, gerçeklik aleminden rüya alemine çekiyor. Bir hayatı kimliksiz kılmak, bir hükmü kendi ellerinle vermek uluorta… Seni anlamlı kılıyor.
Şimdi başındasın aslında bir distopyanın ve ütopyaların seni dinleyenlerle ortak oluyor.
Cinleri, perileri ekseri vesayetle; dönenceleri ise metafizik ruhlu bir hayalle çimdikliyorsun. İkilemler muğlak, çelişkiler soğuk ve sıcak mayıslar ezber bozuyor.
Velev ki kaptırdın dünyaya kendini. Sistemli dönenlerin ekinoksundan her zaman kaçamıyorsun.
Anlam versen ne fayda, anlamsızlığı beyin kıvrımlarınla kolaçan ediyorsun.
Kaçsan bulurlar, uyusan uyandırırlar, görmesen tam önünde biterler.
Sürü, süpsürü, süpsürükler sürüsü.
Tanımları yok, teşhisleri yok, tedavileri yok.
İn mağarana kendinle dolaş dünyayı.
Angajelikle benzerlikleri arasında mekik dokuyanlardan soyutla kendini.
Tut ki kurtuluyorsun. Cismen olmasa da ruhen sıyrılıyorsun.
Yenilen,
Toparlan…
Kalk artık sistemin bayalığından, tabiatı emziren güneşle etraflıca yıkan.
Muammer Gündüz - Elementler Arası Enerjik Boşluk
''Bir hikâyenin ön sözünden''
Syf: Eksi 2, Hava: Artı 22