Sizin de zihninizi işgal etmiyor mu siyaset!

Siyaset nasıl bir şeydir diye düşünürüm ama tam yerine rast gelen tam da uygun bir cevap bulamam.

Siyaset nerelerde var, önce buradan başlayalım:

Günlük yaşantıda, aile bireylerinde, kurumsal işletmelerde, ülke yönetiminde...Demek istediğim siyaset her yerde her alanda ve yaşamın her evresinde var.

Siyasetin okulu var mı? Var ama orada teori ve ideali ile dış ülke örnekleri öğretilmeye çalışılıyor. Unutulan bir şey var burası Türkiye, burada her şey farklıdır ve aslına uygun bir duruma rastlanamaz. Türkiye, dünyada benzeri olmayan bir ülke burada yaşantı, hukuk, ceza sistemi, siyaset her şey kalıbın dışındadır.

Ülkemizde siyaset denilince ilk akla gelen partiler ve iktidardır ama günlük yaşantıda sık karşılaşılan bir durumdur siyaset. İşte yaşanmış bir örnek:

Kadın evinin yanı başındaki yoldan ulaşımı sağlanan bir bahçeyi satın almak ister. Bu küçük bahçe aynı zamanda harım denilen kendi bahçesinin bitişiğindedir. En uygun alıcı (sınır komşusu olduğundan) kendisi olduğunu düşünerek pazarlığa girişir ama  yüksek fiyat istenilince uyuşma olmaz.

Ertesi sene satılık bahçeye yonca ekilmiştir. Yoncayı sulamak ve biçmek bahanesiyle bir kaç çocuk ve güven vermeyen tipler bahçeye girip çıkarlar. Bununla da yetinmezler ve kadının bahçesine zarar verirler. Meyvelerini kopardıkları ağaç dallarının kırılmış ve sebzelerin o kişilerce toplanmış olduğunu görünce kadın sorar tanımadığı bu kişilere:

- Hayrola bu bahçeye girip çıkıyorsunuz, sahibi öldü şimdi satılık bu bahçe.

- Tamam biliyoruz öldüğünü, mirasçısından biz alıyoruz bu bahçeyi.

- Kaça alıyorsunuz?

- On beş milyara.

Asıl değeri 5 milyar gibi ama pazarlıkta anlaşamadıkları rakam iki katıydı  şimdi ise üç kat olmuştu. Ev de bahçe de babasından kalmıştı. Pazarlıkta anlaşamadığı kişi de el değildi, kendisine hala diyen abisinin oğluydu.

İçi yandı ve tekrar görüştü yeğeniyle ve "üç kat" fiyatı  vererek bahçe tapusunu aldı. Sonradan öğrendi ki, gerçeğinde bir alış-veriş olmadığını ve sorulduğunda  "bu bahçeyi biz on beş milyara alıyoruz" diye tembih edildiğini yani o kişilerin üç kat fiyatla satışı sağlamak için figüran olarak kullanıldığını...

Yaşamda uygulanan bir strateji cambazlığı galiba siyaset...

*******

Şartlara göre konuşur kişi, aradan geçen zamanda şartlar da değişmiştir kişi yeni şartlara göre konuşur. Belki de unutmuştur ilk dediğini de sonra tam tersini söyler, o zaman öyleydi şimdi böyle diye. Hatırlar mısınız ülke kaderine 40 yıl damgasını vurmuş bugün 90 yaşına gelmiş bir siyasetçimiz, "dün dündür, bugün bugündür" demişti.

Yaşamda uygulanan laf cambazlığı galiba siyaset...

*******

Önümüzde genel seçimler var ve pek çok kişi birinci partiye 5.000.- TL ödeyerek  milletvekili aday adaylığı için  baş vuruyor. Hizmete talibiz diyorlar, seçim öncesi yaptığı reklamlarla bu başvuruların maliyeti yüz milyonları geçiyor. Ekersin sonra da biçersin çok güzel de mahsul alırsın zihniyeti mi?

Yaşamda zengin olmanın farklı bir yolu galiba siyaset...

********

Varsıl bir aileden gelmiş kişi zengin ama mesleği yok. Çok sayıda köyü ve bu köylerdeki ekili arazileri ile emrinde çalışan sayısını bilmediği marabaları var. Koysun adaylığını bağımsız olarak, köyleri ve işçilerinin oylarıyla olur  milletvekili. Her seçimde tekrar, ölünceye kadar milletvekili.

Bazı parti liderleri ölünceye kadar partilerinin başında kalıyorlar, bazıları da elden ayaktan düşünceye kadar milletin vekili! olmaya devam ediyorlar. Oysa millet vekilliği bizim görüşlerimize göre "bir meslek değildir, bir devre için ülke ve halk yararına hizmet ettikten sonra daha dinamik, daha enerjik olanlara bayrağı da teslim etmektir" diyoruz ama görüyoruz ki,

Yaşamda meslek yolu galiba siyaset.

*****

Siyasete farklı anlamlar vermeye çalıştık kendi düşünce sistemimize göre doğru veya yanlış ama en doğruyu anlayabilmek için aşağıdaki öyküyü birlikte okuyalım: (özetle)

Olay medrese eğitimleri devrinde geçer. Varsıl bir ailenin çocuğu uzak şehirdeki medresede üç yıl eğitim görür ve memleketine dönmek arzusuyla, baş hocasına giderek diplomasını ister. Hocası ona:

-Gel bir yıl daha oku siyaset dersi al öyle git. Der.

Ama genç  "gerekmez" diyerek ısrar eder, diplomasını alır ve oradan ayrılır.

Cuma günü öğle namazı vakti yolu bir köye düşer. Buradaki büyük camide namazını kılmak için abdest alır ve camiye girer. Tıklım tıkış dolu olan camide en arkalarda bir yere ilişerek hutbede vaazını vermekte olan vaizi dinler. Vaiz yanlış şeyler söylemektedir, dayanamaz ve arkalardan itiraz eder "hocam o şöyledir, sizin dediğiniz gibi değil"...

Vaiz devam eder yanlış bilgiler aktarmaya, genç tekrar itiraz eder, hoca ve cemaat kendisine döner şöyle bir bakarlar.

Üçüncü itirazda hoca öfkeyle bakar, cemaat homurdanır.

Dördüncü itiraz hocayı çok seven cemaati çileden çıkarır ve hepsi birden çullanırlar gencin üzerine bir güzel döverler. Üstü başı yırtık halde yola düşer ama memlekete değil, medreseye geri döner ve baş hocaya:

- Hocam geri geldim o "meslek-i siyasa" siyaset bilimi dersini almak için bir yıl daha buradayım. Der.

Bir yılın sonunda siyaset bilimini de hıfzetmiş olarak diplomasıyla yine yollardadır. Yine aynı köy, yine cuma ve yine aynı cami...

Ve yine arkalarda bir yere sığışır. Aynı hoca vaaz vermektedir ve yanlış bilgilerle...

Gencimiz siyaset bilimi okudu ya, hocanın her yanlışında ve soluklandığında "bravo hocam" der. Hoca bakar ve "bu genci bir yerlerden tanıyor gibiyim ama " der ve net olarak hatırlayamaz.

Hoca devam eder, bizim genç, "ağzınıza sağlık, ne güzel anlatıyorsunuz" der.

Daha sonraki bir seferinde "ağzınızdan bal damlıyor hocam" der.

Takip eden bir seferde "hocam yanınıza gelebilir miyim" diye sorar. Hoca başka çare olmadığını düşünür ve "tabii buyur gel otur" der. Medrese mezunu genç cemaate dönerek:

-Ey cemaat, böyle mübarek bir hocaya sahip olduğunuz için çok şanslısınız der. Hocaya dönerek "sizden bir şey isteyeceğim" deyince hoca "çattık bir belaya" diye içinden geçirir. Cemaat  olanları ilgiyle izlemektedir. Genç:

- Muhterem hocam, ben yabancıyım tesadüfen buradayım, cumadan sonra yoluma devam edeceğim. Fakat sizin gibi bir alimin bende bir hatırası olsun diye sakalınızdan bir tel alabilir miyim? Der.

Hoca hık-mık etse de kabul etmek zorunda kalır.

Genç, hocanın yüzünden iri bir kılı çekerek alır canı yanan hocanın gözünden yaş gelir. Genç bununla yetinmez cemaate dönerek:

-Ey cemaat, daha ne duruyorsunuz, böyle alim bir insanın sakalından bir tel alınmaz mı? Der demez cemaat hocanın üzerine çullanır ve...

Hoca kısa zamanda yolunmuş tavuğa döner. :-)  O köyden kaçar gider...

(Kaynak Yediveren yayınlarının Çay keyfinde hikayeleri...)

Kıssadan hisse dedik galiba siyaset yazımızın da sonuna geldik,

Selam ve sevgilerle...

Yurdagül Alkan.

 

( Siyaset Nasıl Bir Şey başlıklı yazı Gülalkan tarafından 11.03.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu