Su Kasidesi

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su 
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su 

(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan 
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda 
vermez.) 

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem 
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su 

(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa 
gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök 
kubbeyi kaplamıştır, bilemem..) 

Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk 
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su 

(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden 
benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim 
akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana 
getirir.) 

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin 
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su 

(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim 
yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen 
kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.) 

Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün 
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su 

(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile 
mahvetsin) , boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine 
su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.) 

Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna 
Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su 

(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, 
gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar 
uğraşsa yine de) gubârî (yazı) sını, senin yüzündeki 
tüylere benzetemez.) 

Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola 
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su 

(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim 
ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek 
dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.) 

Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ 
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su 

(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan 
bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su 
vermek hayırlı bir iştir.) 

İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it 
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su 

(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste 
ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, 
söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.) 

Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi 
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su 

(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su 
içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum, 
sofular da kevser istiyorlar.) 

Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr 
Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su 

(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin 
bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş 
salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.) 

Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek 
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su 

(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden 
kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere 
bırakamam.) 

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar 
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su 

(Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem, 
öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla 
sevgiliye su sunun.) 

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger 
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su 

(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık 
ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi 
(yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından) 
kurtarabilir.) 

İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile 
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su 

(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül 
efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek 
istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül 
dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını 
değiştirmesi gerekir.) 

Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme 
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su 

(Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli 
ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça 
göstermiştir.) 

Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ 
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su 

(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz. 
Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su 
serpmiştir.) 

Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın 
Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su 

(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını 
tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su 
meydana çıkarmıştır.) 

Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim 
Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su 

(Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz 
bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o 
mucizelerden) , ateşe tapan kâfirlerin binlerce 
mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.) 

Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ 
Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su 

(Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir 
mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse 
hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.) 

Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât 
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su 

(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb- 
ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su, 
düşmanına) elbette yılan zehrine döner.) 

Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz 
El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su 

(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan) 
yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su 
damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.) 

Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl 
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su 

(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan 
taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.) 

Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr 
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su 

(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık 
salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da 
olsa o eşikten dönmez.) 

Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ 
Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su 

(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek 
için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının 
zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) 
derman bilirler.) 

Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam 
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su 

(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! 
Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp 
dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.) 

Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da 
Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su 

(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin 
çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.) 

Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner 
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su 

(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa, 
güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel 
su iner.) 

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma 
Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su 

(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, 
(ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden 
ümitliyim.) 

Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri 
Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su 

(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde) 
sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su 
(damlası) gibi birer inci olmuştur.) 

Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr 
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su 

(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan 
düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su 
(gözyaşı) döktüğü zaman,) 

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam 
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su 

(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat 
çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını 
ummaktayım.)

 

Fuzuli

( Su Kasidesi - Fuzuli başlıklı yazı Möwemensch tarafından 29.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu