Sis dağılıyor
Lakin her yerde pusu
Kiminin ölümden ağır olsa da uykusu
Uyanıyor kadim şehir efsunlu uykusundan
Mikrofonlardan biteviye zerkedilen zehrin etkisi
Yeni yeni hafifledi
...
Açıldı yavaş yavaş uğuldayan kulaklar
Köreltilen gözler artık görse de
Bin pişman olsa da gönüller
Savaş ve zafer çığlıkları arasında
Gülen suretleriyle
Artık dost meclisine rey rey alınan düşman
...
Saf saf ittifaklar devletlu masalarda
Saf saf müttefikler kemale ermiş
Demirle taş gibi omuz omuza
Ve saflar ki
Saf saf kanatları ıslanmış çil yavrusu gibi etrafta
Desti desti pişmanlık devşiriyorlar
Saadet masalıyla…
Ey g/özyaşlarıyla büyütülen ağaç
Yinede düşme bir an bile yeise
Dağ gibi dik dur bu rüzgar seni sarsmaz
Tozdur yelin dağdan kopardığı
Ve bekle yağacaktır beklenen yağmur
Ve yağmur arındırır dağları tozlarından
Tozları kirlerinden…
Yol bulur ağacın usaresine doğru
Bilirim köklerin derindir göklerin derinliklerinden
Kırılsa da dalların
Yaprakların dökülse de apansız
Yinede inadına meyveye durmalısın her vakit
Er doğan her günün şafağına
Davudi bir sesle haykırmalısın
Sokak sokak meydan meydan
_Biz buradayız
_Kale gibi muhkem
_Çelik gibi sert
_Bayrak gibi yumuşak
_Eğilmeden dimdik duracağız
…
Yine yeniden haykırmalısın
….
Çünkü köklerin derindir göklerin derinliklerinden.
Muhammed Mehmet GÜL