''Değdi mi, değmedi mi?'' (yerel fıkra)
Temel, Dursun sahilde beraber yürüyordu
Bir martı yükseklerden süzülüp duruyordu
Su yüzünde sonunda yakaladı balığı
Temel bir çığlık attı çınlattı ortalığı
“Ula Dursun, ha bu kuş belli ki hararetli
Kuyruği suya değmez ne kadar maharetli
-Ula gözun görmez mi ayakları değmişdur
Kuyruk havada idi kafasıni eğmiştur.
Değdi mi, değmedi mi birbirine girdiler
O onu, o da onu yerden yere serdiler
Birinin kolu gitti ötekinin bacağı
İyi ki yanlarında yokmuş çakı, bıcağı
Bir bayram sabahıydı buluştular bir safta
Yan yana durmazlardı boş yer yokmuş etrafta
Hoca der vaazında: “affeden affolacak
Mü’minler kenetlenmiş sur gibi saf olacak
Bir birine küs olan bunların dışındadır
Çünkü şeytanla nefis onların peşindedir”
Temel Dursuna bakmış Dursun kafa sallamış
Zaten uzun zamandır böyle fırsat kollamış
-Ula Temel, boş yere birbirimize girduk
Kendumuze ne kadar zarar ve ziyan verduk.
Sarılıp barıştılar samimiyet başladı
Lakin inat illeti genlerine işledi
Temel dedi bir ara keşke diretmeseydun
Suya değduği halde değmedi demeseydun
Değdi, değmedi diye mucadele başladı
Temel’le Dursun yine bir birini haşladı
Mikdat Bal