"Birlik olun!" demişti eli ele vererek
Hakikate uyandık, apansız, ürpererek;
Yeni yetme türemiş; öz benliğine hasım!
Ne Kerbelâ yaşamış, ne Uhut ne Bedir'i
Din bulmuş Şân-ı Yüce; doğar doğmaz, zahmetsiz.
Unutmuş âkibeti, kabri, Münker, Nekir'i.
Tövbe beklerken avuç yıkasın diye kiri,
Yön arıyor edepsiz; Resûl varken, Ahmet'(SAV) siz!
Gâfil kibir ehline zevk verirken musibet
Ar ettim, diyemedim, "Rabbim bizi bağışla,
İz'an ile idrak ver; uyanmayı nâsib et
Menfi ile savaştan gâlip çıksın da müsbet
Geçmesin şu ömrümüz; zemheri ile, kışla."
"Sus!" diyorlar, "aldırma!"; kalmak mümkün mü sessiz!
Arz-ı endam ederken sürüsü kavm-i Lût'un?
Hani o Necip millet? Bir güruh; arsız, hissiz
Nefret olmuş kalbe Şah; iblis özgür, kafessiz
Değişen bir tek adı; Menât'ın, Lât'ın; putun.
Gayret beklerken bizden ukbâya dâir dilek
Herşey değişmiş gibi; dil, din, yöresel aksan
Paramparça olmuşuz, toplu atmıyor yürek
Herkes zevk-ü sefâda; öyle ki sanki bir tek
Benim bendi yıkılan, surları yerle yeksan.
Ey Muhammed ümmeti! Er bekler her sevdâ, er!
Gel, bu dâvâ uğruna, sen de benle yan artık!
Müslümanım diyene Kerbelâ olmuş her yer
Mevtâ değilsen şayet, Allah aşkına ses ver!
Doğranan öz kardeşin! Uyuma, uyan artık!