Hasretten
doğar efkâr, akşamla yürür gider,
Elemli
bir kızıllık dağı süpürür gider,
Ay batar,
yıldız kaçar, gece baskınında aşk
Devasa
yürekleri ardından sürür gider.
Yine
akşam oldu bak! Yine coştu efkârım,
Yine
kadere küskün, hayata isyankârım.
Ey
yar! Bu akşam sensiz içmek istemiyorum;
Yalnızlıktan
kendim de, kendime ziyankârım.
Hele
gel otur şöyle, karşımda sırdaş gibi,
Dur
ki; sen ol, gecenin neşeye müsebbibi.
Bakışlarını
merhem gibi sür de yarama
Sen
ol, benim çaresiz dertlerimin tabibi.
Bu
nasıl bir ateştir, güneşi bile yakar.
Bu
nasıl bir gözyaşı, için coştukça akar.
Gönlünde
ki yaraya, sabır taşını basan
Aşığın
yüreğini, masum bir yalan yakar.
Coşari
der ki ey yar, Gel de halimi dinle!
Dizlerime
dermansın en bulutlu halinle,
Varsın
bakmasın gözün, varsın tutmasın elin,
Gönlüm
sevginle dolu, mutluyum hayalinle.
İbrahim
COŞAR