DİL VE HAKİKAT
Doğan her yeni günde, yine karmaşa,
Cahillik vardır her devirde her başta,
Öz dil Türkçe tahrip edilirken, sokak dili revaçta,
Dil tahrip edilirse, sonumuz hüsrandır.
Hayatı bir iki kısır kemlinin içinde bulmuşsak,
Dilsiz bir yer varamayız, ne kadar da çabalasak,
Din nasihattir diyen, o şanı yüce Nebi.
Dil ile dinde nasihati bilmiyorsak, hüsrandır.
Argolarla yetişiyor şimdi, bu yeni nesil,
İçinden çıkamayacak bir hal alır, dilsiz bir nesil,
Önünü görüyor, sonunu göremiyor, olmuşuz asıl,
Okumadan, düşünmeden uzaklaşırsak, hüsrandır.
Türküler, Şarkılar bile dilsiz kalır maazallah,
Ne yarına bir eser kalır, nede nasihat billâh,
Allah ıslah etsin dilin kıymetini bilmeyen nadanları,
Sorumsuz bir hayatın sonu, elbet hüsrandır.
Tutunup geçmişimizin şanlı ipine,
Sen yücesin bil, sahip ol öp öz Türkçe olan diline,
Kimseler anlamaz olur yarın senide, bir gün,
Dilsiz bir toplumun sonu, elbet hüsrandır.
Hangi bir millet bizim kadar bozdu dilini,
En madeni toplumlar, yüzyıllardır korudular dilini,
Yunus emre bile gür sedasıyla söylüyordu şiirini,
Özünden her kim koptu ise, sonu hüsrandır.
İbrahim BEKLER
ANKARA