Sabah'ın ilk saatlerinde üniversite bahçesine son model, gösterişli, görüldüğü zaman akılları hayrete düşüren ve bir daha
gözleri kendisinden başka bir yere çekilemeyen muazzam, siyah bir spor arabası girmiş, otopark yerine doğru çıkardığı
havalı egzos sesiyle yavaş yavaş ilerlemeye başlamıştı. Arabadan inen şahısta en az araba kadar güzel ve görenleri
kendisine çeken cazibesi, tabiri caizse erkek güzeli bir genç çıkmıştı...
Gözlerinde ki siyah ve farklı bir güneş gözlüğü, üzerinde siyah ve hafif çizgili bir ceket, ceketin altında bembeyaz bir
gömlek ve altında da hafif koyu ve son model bir kot pantolon vardı. Yürüyüşüyle bile dikkatleri üzerine çekmeyi başaran
bu genç oldukça varlıklı biriydi. Altında ki spor araba ve üzerindeki pahalı kıyafetlerden maddiyatı ''ben burdayım''
diyordu zaten... Okulun en popülerler arasında yer alan bu gencin adı Jones Butler idi.. Çocukluğundan berri her şeye
maddi cihetle sahip olmasından dolayı ukala ve havalı bir karaktere sahipti. Ama bu karakter dahi dışarıda ki insanların
gözünde iticilik havası vermiyor, hatta Jones Butler’e çok yakışıyordu.
Birde Jones’in en yakın arkadaşlarından biri olan Veronica Miller adında kumral ve dalgalı saçlı, beyaz tenli, ela gözlü,
güzel mi güzel bir hanım efendi vardı. Oda Jones gibi varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Okulda giydiği kısa ve ince kıyafetleri
ile meşhur olan Veronica, erkeklerin hayalini süsleyen bir prenses gibiydi. Hemen hemen her gün bir erkek tarafından
teklif almasına rağmen hiç kimse ile ilgilenmiyor, genelde kantinlerde tek başına oturmayı tercih ediyordu. Vaktinin büyük
bir çoğunluğunu Jones ile geçirir, genelde onunla muhattap olurdu. Herkes ile konuşup anlaşacak bir karaktere sahip
değildi. Tek diyoloğu olan kişi Jones Butler’di. Bu karaktere sahip olmasının da elbette bir sebebi vardı.
Veronica Miller onbeş yaşındayken babası kalp krizinden vefat etmişti. Küçük yaşta babasız kalma onun narin bedenine
çok ağır gelmiş, bir ay boyunca ancak toparlana bilmişti. Başından geçen bu olaylara rağmen okul notları gayet iyidi.
Annesi ve küçük kardeşi ile bir başına, savunmasız kalmışlardı. Başlarında bir erkek olmadığı için bazen serserilerin pis
bakışlarına hedef oluyorlardı. Serseriler ile kadın başlarına mücadele etme zorluğunu ancak kadın olan bilirdi. Çektikleri
çilelerin haddi hesabı yoktu.
Veronica Miller’in annesi Fiona Miller iki sene sonra tanıştığı adamın biri ile duygusal bağ kurduktan sonra evlenme
kararı aldı. Veronica bu olaya başlarda sıcak bakmasa da annesinin kararına saygı göstererek sukut etmeyi tercih etti.
Annesi kızının bu şekilde anlayışlı olmasına karşı mutlu olup kızına sarılarak bağrına bastı ve ufacık öpüklerini kızının
başına, yanaklarına doğru uzatmaya başladı.
Evlendikten sonra başlarında bir erkeğin onları muhafaza etmesine sevinen Fiona Miller, pek hayalinde ki gibi bir
düşünceye sahip olamadı. Çünkü evlendiği kişi, kızı Veronica’ya sarkınlıtık ediyordu. Evlenmeden önce en azından
düşman dışarıdaydı fakat evlenerek düşmanı kollarının arasına almıştı. Fakat kendisi bu durumun farkında bile değildi.
Veronica, annesinin evlendiği Davis Gutierrez adlı kişinin ona nazar ettiği pis bakışlarını zamanla anlamıştı. Anladığı zaman
da şoka uğramıştı. Bu durumu ilk fark ettiği vakit kendisinin yanlış anlayabileceğini düşündü, ihtimal vermemeye çalıştı.
Fakat zamanla ufak ufak sözlü tacizlere maruz kalınca artık kesin kanaat getirdi.
Veronica Miller o zamanlarda oldukça zor günler geçirdi. Bu durumu annesine nasıl anlatacaktı? Evlendiği kişi resmen
Veronica’yı arzuluyordu. İlk başlarda annesine söylemedi, kendi imkanları ile olayı çözmeye çalıştı. Fakat üstesinden
gelemeyince annesine bu durumu anlatması zaruri oldu. Tüm cesaretini toplayıp bir gün anlatacaktı. Fakat müsait zamanı
kollamaya çalışıyordu. Müsait zamanı beklemek için günlerdir erteleyip duran Veronica’nın işi git gide zor bir hale
geliyordu. Çünkü annesi günden güne eşine çok bağlanıyor, her gün bir kat daha sevgisi artıyordu. Davis Gutierrez
devamlı planlı hareket ediyor, attığı adımları sağlam bir şékilde atıyor, karda yürüyüp izini belli etmeyenlerdendi.
Fiona Miller’i her geçen gün bakışlarıyla, sözleriyle, jestleriyle kendisine aşık ederken, bir yandan da kızı Veronica
Miller’e de sarkıntılık yapmaktan kendisini alamıyordu. Fiona, karakteri bozuk, namustan nasibini almamış birisi ile
evleneceğini asla tahmin edemezdi. Adam dışarıdan karakterini o kadar sistematik gizliyordu ki onun ne mal olduğunu
kestirmek neredeyse imkansızdı. Ama Veronica Miller’in bir şekilde annesine içinde bulunduğu bu vahim durumu ispat
etmesi gerekiyordu. Bunu yapmaya niyetliydi fakat nasıl yapacaktı? Başarabilecek miydi?..
Veronica Miller’in zayıf omuzları Davis Gutierrez’in taciz eden bakışlarını, sözlerini, hal ve hareketlerini kaldıracak kadar
kuvvetli değïldi. Aylarca onun bu zülmüne sessiz kalarak, görmemezlikten gelerek idare etse de artık beyaz bayrağı
sallama zamanı gelmişti.
İçi, alemi huzursuzluk deryası kaplayan Veronica Miller bir gün duştan bornozu ile odasına doğru giderken arkadan bir el
onun narin kolunu tutmuştu. Arkasını telaşlı ve hayret ederek döndüğünde karşısında üvey babasını müşahade etti. Öfkeli
gözler ile üvey babasına sesini yükselterek ‘’bırak kolumu’’ diye çıkıştı. Her ne kadar çıkışsada Davis Gutierrez bu sert
tepkilere aldırış etmiyor, karşısında ki güzeller güzeli Veronica’yı inceliyordu. Onun ıslak saçları, güzel gözleri, narin ve
yumuşak bedeni karşısında hiç bir şey düşünemiyordu. Aklını kaçırmıştı adeta.
Onu saçından ayak tırnağına kadar inceledikten sonra zar zor yutkunarak ‘’çok güzelsin Veronica’’ dedi. Veronica ise
kolunu onun pis ellerinden kurtarmaya çalışıyordu. Ağlamaklı bir şekilde ‘’bırak kolumu’’ diye yalvarıyordu. Fakat Davis
Gutierrez’in gözü dönmüş, bu tatlı kızı bırakmaya niyeti yoktu. Ona bütün hisleri ile açık bir şekilde konuşmaya başladı.
‘’Her gece seni arzuluyorum Veronica! Annen ile ilişkiye girerken bile seni hayal ederek yapıyorum. Bazen sana
ulaşamayınca seni hayal ederek kendimi tatmin ediyorum. Neden bu zevki benden mahrum ediyorsun’’ dedi. Veronica
Miller bu sözler karşısında ağzı açık kaldı. Şaşkınlığı yüz mimiklerinden okunuyordu. Eli ayağı boşalmış, kafası korkudan
karıncalanmaya başlamıştı. Kendine geldikten sonra ona karşı bağırarak isyanını ilan etti.
’’Beni bırak hayvan herif! Bu yaptıklarını birer birer anneme anlatacağım!’’ Bu sözler karşısında Davis Gutierrez manalı
manalı sırıtarak ‘’sence annen sana mı inanır bana mı inanır güzelim’’ dedi. Veronica’nın gözlerinde çaresizlik okunuyordu.
Çünkü annesinin ona inanmayacağını oda gayet iyi biliyordu. Annesini resmen hipnoz etmiş, Davis Gutierrez’in çizdiği
dairenin dışına çıkamıyordu. İnsan birine kalben, ruhen, aklen bağlandığı zaman kişinin bağlı olduğu şahsın söylediği
fermana adeta ilahi kelam gibi kayıtsız şartsız kabul ediyor. En güvendiğin insanı, hatta birinci derecede yakın olan birini
bile bir kalemde siliyor. Fiona Miller de bu zümrenin içerisinde olan kişilerden biriydi. Bundan dolayı Veronica Miller’in işi
çok ama çok zordu.
İçinde bulunduğu bu durumdan kurtuluş çaresi var mıydı? Evet vardı... O çareyi Davis Gutierrez üvey kızına söylemişti.
Ona manalı ve şehvet içerikli bakışlarıyla burnunun dibine kadar yaklaştı ve ona bir teklif sundu.
’’Seni rahatsız etmemek için bir teklifim var Veronica... Eğer benim istediklerimi yerine getirirsen bir daha seni asla
rahatsız etmeyeceğim. Hatta bırak rahatsız etmeyi bir daha yakınlarında bile dolaşmayacağım. Benimle bir gece geçirirsen,
sadece bir gece tüm istediklerimi yapar ve beni memnun edersen seni bir daha asla rahatsız etmeyeceğim. Sana söz
veriyorum Veronica. Sen benim istediklerimi yap bende senin... Hee?.. Ne dersin?’’
Veronica hayatında daha önce bu kadar şaşırdığını hatırlamıyordu. Gözleri doldu ve suratı bembeyaz oldu. Derin
manalara, hayallere daldı ve ‘’defol buradan’’ diye sakince uyardı. Davis Gutierrez halen karşısında durunca ikinci uyarısı
neredeyse tüm apartmanı toplayacak cinsteydi. Üçüncü uyarısı da mahalleyi toplayacak cinste yüksek ses ile bağırmıştı.
Davis Gutierrez bir an panik yaparak ortamı hemen terk etti. Ortamı terk etmesine rağmen Veronica halen evde çığlık
çığlığa bağırıyor, bir yandan da gözlerinden akan yaşlar adeta yerleri sel misali ıslatıyordu. Bir yandan ağlarken bir yandan
çığlık atıp yeri, duvarı dövüyor ‘’neden bunlar başıma geliyor’’ diye isyan ediyordu. Bir genç kız için en zor imtihan
iffetine gelecek zarar ihtimalinin olma imtihanıydı. Bu imtihanı Veronica Miller fazlası ile yaşıyordu.
Veronica Miller bir gece yatağında uzanırken Davis Gutierrez’in ona sunduğu teklifi uzun uzun kafasından düşündü.
Acaba ona güvenebilir miydi? ;
Gerçekten onunla ilişkiye girse bir daha rahatsız etmeyecek miydi?
Onun istediklerini bir gecelik yerine getirse bu bitmeyen kabustan uyanacak mıydı?
Sadece bir gece...
Daha sonra bir şey olmamış gibi baba - kız rolüne bürünüp bir daha bu defter açılmamak üzere kapanacak mıydı?
Tüm bu soruların cevabını bütün gece düşünen Veronica Miller, ertesi gece kendini Davis Gutierrez’in kollarına bırakmıştı.
Belki hata yaptı, belki de doğru olanı. Ama Veronica Miller’in tek derdi bu tacizlerin ortadan tamamen kalkmasıydı. Bu
niyeti taşıdığı için üvey babasının ahlaksız teklifine istemeden de olsa kabul etti.
O gece Veronica Miller için kabuslardan beter bir geceydi. İstemsizce Davis Gutierrezin öpücüklerine, okşamalarına
maruz kalıyordu. İlişkiye girerken bir yandan gözlerinden yaşlar akıyordu. Fakat bu yaşlar zevk aldığı için değil, mecbur
kalıp Davis ile cinsel ilişkiye girmesinden ve annesine olan istemsizce ihanetinden dolayıydı. Davis Gutierrez cinsel ilişkiden
aldığı hazdan çığlık atarken Veronica Miller ise ihanetten dolayı çığlık atıyordu. O gece Davis Gutierrez yapması gereken
bütün cinsel pozisyonlarını, fantazilerini, kısacası yapmasını hayal ettiği her şeyi yapmıştı. Malum ya başından berri
Veronica Miller’i hayal ediyordu. Fırsat eline geçerde yapmaz mı? Fazlasını yapmıştı hatta...
O geceden sonra güneş ışıkları yeryüzünü aydınlatmıştı. Acaba Veronica Miller’in de kararan gecesi bu şekilde
aydınlanacak mıydı?
Kurtulmuşmuydu Davis Gutierrez kabusundan?
Acaba Davis Gutierrez sözünü tutmuş muydu?
Tabi ki de Veronica Miller’i kandırmıştı. Onu daha çok bataklığa sürüklemişti. Veronica daha da dibe batmış bir vaziyete
girdi.Çırpındıkça daha da batıyordu.
Aradan bir hafta sonra Davis Gutierrez yine Veronica’nın yanına gelerek sarkıntılık etti. Veronica ona verdiği sözü
hatırlattı. Davis Gutierrez ise gülümseyerek ‘’sen buna inandın mı?’’ dedi. Veronica Miller ona ağır hakaretler ederek
huzurundan tard etti. Davis Gutierrez onunla tekrar ilişkiye girmek için teklif ettiyse de Veronica bu kez teklifini kabul
etmedi. Davis Gutierrez ‘’öyle mi? O halde biraz televizyon izleyelim seninle ne dersin?’’ diyerek kumandayı televizyona
doğru tutarak televizyonu açtı.
Televizyon açıldıktan sonra oynanan görüntü Veronica Miller’i şoka uğrattı. Çünkü televizyon da bir hafta önceki üvey
babası ile ilişkiye girdiği o anlar yayınlandı. Veronica’nın şaşkınlığı Davis’i güldürüyor, onun daha çok şehvetini
tetikliyordu. Resmen ruh hastasıydı.
Veronica Miller aniden ayağa kalktı ve o görüntüleyen kaseti alıp ayaklarında ezerek kırdı. Davis Gutierrez cebinden bir
kaset daha çıkardı ve Veronica’ya karşı gülümseyerek ‘’burada da var görüntü sevgili kızım’’ dedi. Daha sonra kaseti
Veronica’nın önüne atarak ‘’bunu da kır, nasılsa kopyaları çok’’ diyerek gülümsedi. Veronica o anda dizlerinin bağı
çözülerek ağlamaya başladı. Davis Gutierrez ‘’bundan sonra her istediklerimi yerine getireceksin. Yoksa bu kaseti
annende görür. Eğer annen görürse hoş şeyler olmaz bunu iyi biliyorsun değil mi?’’ dedi. Veronica’nın kanı beynine
sıçramış ‘’alçak herif’’ diye söylenmişti. Davis ise sinsi sinsi gülüyor, yaptığı bu tuzağın başarılı olmasından dolayı lezzet
alıyordu.
O günden sonra bütün ipler Davis Gutierrez’in elindeydi. Bu şantajı kullanarak Veronica ile defalarca ilişkiye girmiş, ne
isterse Veronica’nın üzerinde her şeyi denemeye başlamıştı. Canı ne zaman isterse o zaman cinsel ilişkiye giriyordu.
Hemde bir kere değil, aynı gece defalarca üvey kızıyla birlikte oluyordu.Annesi duymasın diye mecburiyetten kabul
etmek zorunda kalıyordu. Veronica artık Davis Gutierrez’in seks kölesi olmuştu.
Veronica Miller bunalıma girmiş, defalarca intihar girişimine kalkışmıştı. Fakat her intiharı denediği esnada vazgeçmiş,
sabretmeye gayret etmişti. Her sabretme gayretine girdiği anda Davis Gutierrez onun sabrını yıpratmaya devam ediyordu.
Veronica içinde bulunduğu durumdan kurtulma kararı almıştı. Ya kendi canına kıyacak yada üvey babasının.
Birinci şıkkı defalarca denesede bir türlü faliyete sokamadı. Mecbur ikinci şıkkı deneyecekti. İkinci şıkkı bu kez deneme
gayretinde bulundu fakat onu da yapamadı. Soluğu en yakın arkadaşı olan Jones Butler de aldı. Başından geçen bütün
olayları ona açtı, içini uzun uzun döktü. Jones Butler bu olaylar karşısında öfke kusmaya başladı. Bir yandan Davis
Gutierez’e karşı sinirlenirken bir yandan da arkadaşı Veronica’ya kızıyordu. Çünkü başından geçen bu felaketi en başta
ona anlatmamıştı. Veronica çaresiz kaldığı esnada ancak Jones Butler’e izah etmişti.
Jones Butler artık bu olaya el atan isimlerden biriydi. Ertesi sabah hemen soluğu Davis’in ofisinde aldı. Ofise direk ahıra
girer gibi girmiş, ters bakışlarını Davis’e doğru uzatmıştı. Davis, ofisine yaptığı bu ani girişi beğenmemiş aynı şekilde ters
ters Jones’e doğru bakıp ‘’sen de kimsin?’’ diye sorgulamaya başladı. Jones Butler cesur bir şekilde ‘’ben Veronica’nın
en samimi arkadaşıyım. Duyduğuma göre kızına şantaj yapıp düzenli bir seks hayatı kurmuşsun. Bak adamım seni bir daha
bu kızın çevresinde görürsem, en ufak bir şekilde rahatsız ettiğini anlarsam, bir daha cinsel ilişki teklifi sunarsan, bu son
cinsel hayatın olur anladın mı? O aletini bir daha kullanamaz hale getiririm. Bu ilk ve son uyarı bunu bil hayvan herif!’’ dedi
ve ofisi terk ederken kapıyı sert bir şekilde çarptı.
Akşam olduğunda Veronica, Davis ve Fiona beraber salonda oturuyorlar bir yandan televizyon izlerken bir yandan da
kendi aralarında konuşuyorlardı. Fiona Davis’in kolları arasında kendini çok mutlu hissediyor, Davis’e karşı sevgi
sözcükleri fısıldıyordu. Davis ise bozuntuya vermeyip aynı şekilde karşılık vermeye başlamıştı. Fiona’nın saçlarını okşarken
bir yandan Veronica’ya manalı manalı bakarak Veronica’ya bakışlarını gösteriyordu. Veronica ise bu bakışına karşı
tersleme hareketleri ile mukabele etmeyi tercih etmişti.
Daha sonra Fiona ‘’kızım seni tembel tembel oturman için mi doğurdum hadi babanla bana içimizi ferahlatacak içecek
falan getir’’ dedi. Kızı da gülümsemeyerek, istemsiz bir şekilde kalktı ve soğuk içecek ayarlamak için mutfağa doğru
ilerledi. Davis Gutierez hemen yine bu diyoloğu fırsat bilip kendisine avantaj teşkil edecek cümleler kurmaya başladı.
’’Fiona ne yapıyorsun sen? Kızın hal ve hareketlerinden canının sıkkın olduğunu görmüyor musun? Bu ruh halinde iken
kızı çalıştırma. Bırak otursun dinlensin kafasını toparlasın. Canın bir şeyler çektiği zaman bana söyle ben getiririm.
Unutma kızımızın sağlığı, morali her şeyden, hatta kendi isteklerimizden bile önemli olmalı’’ dedi. Bu yapmacık, yalan
kokan cümlelere Fiona her zaman ki gibi aldanmış ve ‘’aaayy haklısın... Ne kadar düşüncesiz biri oldum ben. İyi ki
varsın hayatım. Senin gibi düşünceli biri ile beraber olduğum için çok şanslıyım’’ dedi ve yanağına ufak bir öpücük
kondurdu.
Fiona Miller’i kendisine bağlamak için her anı, her konuyu iyi değerlendiriyordu. Bu yüzden her an Veronica’ya karşı
galip gelmeyi başarıyordu. Çok iyi bir oyuncuydu. Oskarlık oyun segiliyordu resmen.
İçeriden Veronica gelip, soğuk içecekleri ikram edip yerine oturdu. Bir mühlet salonda oturup televizyonda bir şeyler
seyrettikten sonra odasına gidip orada oyalanmaya başladı. Fiona Miller’in içini hafif bir telaş sardı ve odaya gidip kızı ile
konuşma kararı aldı. Davis Gutierez olayı hemen ört pas etmek için tevil üstüne tevil üretmeye başladı. Ciddi ve psikolog
edasıyla ‘’Kızımızın yalnız kalmaya ihtiyacı var. Bence şimdi girip müdahale etme. Sakin kafayla konuşmak en mantıklısı
Fiona. Bu haldeyken sağlıklı bir şekilde düşünce alış verişi yapamazsın. İletişim kopukluğu had safhada. Sen en iyisi şimdi
rahat bırak ki toparlama şansı olsun’’ dedi. Davis Gutierez’in konuşmaları Fiona’yı çok etkiliyor, ona manidar bakışları
ile ‘’haklısın’’ demek ile yetiniyordu. Daha kızını cinsel manada taciz ettiğinin farkında bile değildi.
Jones Butler’in tehdidi bir mühlet işe yaramıştı. Davis, Veronica’ya artık yanaşmıyordu. Fakat sadece 3 gün tesir etmişti.
Veronica çektiği sıkıntılardan sadece üç gün uzak kalabilmişti. Üç gün sonra tekrar tacizler, tekrar cinsel istismarlar,
tekrar acılar Veronica’yı yakalamıştı.
Veronica bu acı dolu günlere tahammül edemeyerek soluğu tekrar Jones Butler’in yanında almıştı. Jones Butler’in sinirleri
had safhaya çıktı ve arabasına bindiği gibi Davis’in ofisine doğru sürmeye başladı. Davis elbette önlemini almıştı. Üç tane
koruma ofisin muhtelif yerlerine konulmuştu.
Jones Butler arabasından öfkeli bir şekilde inerek Davis’in ofisine doğru ilerlemeye başladı. Ofise doğru ilerlerken
korumalardan biri Jones Butler’i fark ederek ona müdahale etmeye kalkar. Fakat müdahale etmeye pişman olur. Çünkü
Jones, korumayı etkisiz hale getirmeyi başararak yere yapıştırır. Ardından hemen ikinci koruma müdahale etmeye
çalışırken onu da alt eder ve daha sonra üçüncü korumayı da diğerlerine yaptığı gibi yere yapıştırır ve öylece yerde
kıvranır. Jones Butler o kadar öfkelidir ki karşısına kim gelirse gelsin onu durduramayacaktır. Öfke hissi ona deli gücü
bahşediyor adeta.
En sonda ofis kapısını sert bir şekilde açarak Davis Gutierrez’in karşısına dikilir. Davis şaşkınlık içerisinde Jones’in
suratına bakar ve ‘’sen buraya nasıl girebildin?’’ der. Jones öfke dolu bakışları ile ‘’seni uyarmıştım’’ der ve hemen
Davis’e doğru yönelir. Davis’in suratına şiddetli bir kafa çakarak pataklamaya başlar. Daha sonra suratına, karnına ve
bir çok azalarına şiddetli darbeler neticesinde ağzı, burnu kanlar içersinde yere yığılır. Yerde kıvrandığı halde Jones
Butler’in tekmelerine maruz kalır.
Uzun süren hırpalama sonucunda Davis Gutierrez hareket etmemeye başladı. Jones Butler bir an duraksadı ve korkmaya
başladı. Jones ‘’heeyyy! Ayağa kalk’’ diyerek bir teselli umudu arıyordu. Davis Gutierrez onun sesini işitmeyip yerde
uzandığïnı görünce tekrar aynı uyarıyı yaptı. Fakat yine aynı sonucu gördü. Bu kez Davis’e doğru yaklaşıp eliyle ileri, geri
iktirmeye başladı yine bir sonuç göremedi. Jones bu kez eli ile nabzına baktı ve Davis’in öldüğünü anladı. O anlık panik
ve korku ile ofisi terk edip hızlıca uzaklaşmaya başladı.
Bu durumu Veronica Miller’e anlattı. Veronica anlatılanlara karşı şaşırmış, küçük dilini yutmuştu resmen. Bu sefer destek
veren taraf Veronica idi. Jones Butler’in yanına iyice yaklaştı ve elini tuttu. ‘’Merak etme bu olaydan zarar almadan
kurtulacaksın’’ dedi. Jones hüzünlü bir ifade ile ‘’Ama nasıl?’’ diye sorunca Veronica iki dakika sessiz durdu ve
düşünmeye başladı. Daha sonra Jones’in suratına bakıp hafif tebessüm ederek ‘’ben hallederim’’ dedi.
Davis Gutierrez’in ölüm haberi Fiona Miller’in kulağına kadar gitmişti. Fiona günlerce hüzünlenip ağıt yakmıştı. Kızı
Veronica’ya bir daha Jones ile görüşmeyeceğine dair tembihler ediyordu. Veronica bu durum karşısında hiç bir yorum
yapmıyor her zaman ki gibi annesine karşı sukut etmek ile yetiniyordu. Çünkü eğer yorum yapsa annesinin bu hüzünlü ruh
haline hüzün ekleyecek, onu daha beter üzecekti. Şimdilik yorum yapmamayı tercih ediyordu. Uygun bir zamanı kollayıp her şeyi harfi harfine anlatacağı planını yapıyordu.
Veronica, en yakın arkadaşı olan Jones Butler’i içinde bulunduğu bu felakatten kurtarmak için kafasında ki planları
masaya yatırmaya başladı. İlk olarak internetten olsun, sağ solda ki tanıdıklardan olsun en profesyonel avukat arayışına
girdi. Uzun uğraşlar sonucunda en iyi avukatlardan biri olan, ve girdiği davaları neredeyse kaybetmeyen birini buldu ve
planlarının ilk aşaması başarı ile sonuçlandı. Şimdi sıra ikinci aşamadaydı. İkinci aşama için kolları sıvadı ve Jones
Butlerin yerine cinayeti üstlenecek birini aramaya başladı. Uzun arayışlara rağmen cinayeti üstlenecek birini bulamadı. En
iyi avukat bulma olayı daha kısa sürmüştü. Çünkü kim işlemediği bir cinayeti kendi üzerine alıp hapse girmeyi isterdi ki?
Jones Butler cinayeti üzerine alan bir şahıs elde edemeyince tekrar morali bozuldu ve Veronica’nın sevimli suratına
bakarak ‘’sen elinden geleni yaptın, boşver Veronica’’ dedi. Veronica en yakın arkadaşı olan Jones’e ters ters bakarak
‘’hemen pes mi edeceksin yani Jones! Bana bak sen bu şekilde hemen moralini bozup ipleri bırakırsan, cinayeti üzerine
alan birini bulsak bile içeriye sen atılırsın. Çünkü mahkemede hakimlerden tut da maktülün yakınlarına kadar herkes
üzerimize gelecek. Senin özgüvenin en üst seviyelerde olması gerekiyor. Kendine acımıyorsan bana acı. Çünkü eğer plan
başarısız olursa yardım ve yataklık yapmaktan beni de içeri alırlar.’’ dedi. Jones uzun uzun Veronica’ya baktı ve ‘’sana
ne acıcam be. Zaten bu olaylar sana acıdığım için başıma geldi ya’’ diyerek hafif tebessüm etti. Veronica’da kahkaha attı
ve sevgi dolu bakışlarını Jones’e yöneltti.
Ertesi gün cinayeti üzerine alacak kişiyi yine uzun uzun aradı taradı fakat bir neticeye varamadı. Fakat Veronica’yı hiç bir
şey yıldıramıyordu. En yakın arkadaşını kurtarmak için bütün olanakları, bütün fırsatları zorluyordu. Sonunda birini
bulmuştu...
Fakir ve ailesine bakamayan bir genç bulmuşlardı. Annesi ve ufak bir kardeşi ile bir başına kalmış kendi halinde bir
genç... Veronica Miller o gence bir teklif sundu. Cinayeti üzerine alma karşılığında annesine bir ömür yetecek
masraflarının yanında yüklü bir para sundu. Veronica’nın bu teklifine karşı uzun uzun düşünen bu gencin cinayeti üzerine
almaktan başka bir seçeneği yoktu. Çünkü annesi hastalıklardan günden güne karşısında eriyordu. Veronica’ya el uzattı
ve anlaşma yapıldı. Evden çıktıklarında ise Jones Butler derin bir nefes çekip aldığı nefesi geri verdi ve olduğu yere
hüzünlenerek çömelmeye başladı. Veronica ‘’neyin var Jones’’ diye sert bir üslupla soru sordu. Jones aniden ayağa
kalkarak bir iki adım ilerledi ve ‘’benim yaptığım bir olayı muhtaç birine yıkmak çok ağır geliyor. Hele insanların
ihtiyaçlarını kullanarak bu işi yapmak daha da ağır geliyor’’ diye çıkışmaya başladı. Veronica sinirli bir şekilde ‘’bana
bak artık moral bozacak hal ve hareketler yaparsan sana bir daha aynı şekilde karşılık vermem tamam mı. Kapa çeneni
ve rolüne odaklan!’’ dedi. Jones Butler gözlerini tuttu uzun uzun durdu ve ‘’tamam’’ dedi. Zaten başka çaresi de yoktu...
Plan çok iyi gidiyordu. Avukat ve dublör hazır olduğuna göre, planın üçüncü aşamasına geçildi. Jones Butler’den olayı
çekmek için güzel bir senorya yazılması gerekiyordu. Bu senaryoyu Veronica, Jones ve avukat bir araya gelip kendi
aralarında beyin fırtınası neticesinde yazıldı.
Senaryo’da hazır olunduktan sonra olayı üstlenecek genç çağrıldı ve onun senaryosu eline verildi. Herkes kendi rolüne
defalarca çalıştı ve mahkemeye çıkmak için hazırlanıldı.
Uzun süren soruşturmalar neticesinde mahkeme kuruldu ve Jones Butler yargılanmaya başladı. Arkasını döndüğünde ise
Veronica Miller’e uzun uzun baktı. Veronica’da kendinden emin bir şekilde kafa salladı. Gözleri, yüz mimikleri ile ona
moral kaynağı oluyordu. Jones Butler, daha sonra cinayeti üzerine alacak olan siyahi gence baktı. Genç ise hüzünlü bir
şekilde kendisini bile bile ateşe atmanın huzursuzluğu içerisindeydi. Jones hemen kafasını o gençten çevirdi. Çünkü
başkalarının kendisi yüzünden acı çekmesini görüp izleyecek kadar vicanını yitirmemişti.
Uzun süren mahkeme sonraki günlere ertelendi. Defalarca ertelenen mahkeme en sonda Jones Butler’i temize çıkarıp
siyahi genci içeri attı. Mahkemeden Veronica mutlu ayrılmıştı fakat Jones morali bozuk ve hüzünlü bir şekilde mahkeme
solanlarını terk etti. Veronica en yakın arkadaşını bu halde görünce koluna girdi ve kulağına ‘’üzülme, ben senin
yanındayım’’ dedi. Sonra Jones Butler’in karşısına geçerek ‘’gerçi senin yanında olduğum için bunlar başına geliyor ya’’
dedi ve ikisi de sırıtmaya başladı.
Veronica eve geldiği zaman annesinin soğuk bakışları ile karşılaştı. Annesine ‘’neyin var?’’ diye soru yönelttiği zaman
sert bir tokat yapıştırdı. Veronica neye uğradığını şaşırarak ‘’ne yapıyorsun sen anne?’’ dedi. Fiona Miller ise
‘’mahkeme salonlarında Jones ile ne bu samimiyet’’ diye sert bir uslup ile soru sordu. Veronica ‘’O benim en yakın
arkadaşım’’ diye sorusunu yanıtladı. ‘’Babanın katili mi senin en yakın arkadaşın oluyor!’’ diyince Veronica daha fazla
tahammül edemeyerek ‘’cinsel tacizlerde bulunup, kızının ırzına geçen pislik bir adam mı benim babam!’’ diyerek
başından geçen olayları anlattı. Veronica’nın anlattığı bu olaylara annesi inanmayarak kızını evlatlıktan red etti. Veronica
hüngür hüngür ağlayıp bavulunu hazırlayarak evini terk etti ve soluğu yine her zaman ki gibi Jones Butler’in yanında aldı.
Jones Butler Veronica’yı kendi evine alarak ona sahip çıktı ve asla yanlız bırakmadı.
İşte... Veronica Miller’in kimseyle konuşmaması, hiç bir insanla arkadaşlık kurmaması, sadece Jones Butler’e muhabbet
besleyip onunla muhattap olmasında ki sebep kısaca buydu. En yakını olan annesi dahi ona inanmayıp, sahip çıkmayıp
sadece en yakın arkadaşı ona inanarak sahip çıkmasından dolayı Veronica sadece Jones’e güveniyor, Jonesi seviyor,
kendisine muhattap olarak Jones’i tercih ediyordu. Jones ile beraber okuluna gidiyor, dışarıda takılıyor ve evlerine
gidiyordu.
En zor zamanlarda birbirlerine destek verip sahiplenmeleri Jones’in çevresindeki arkadaşlarını hayran bırakıyor ve örnek
teşkil oluyorlardı.
Yazarın
Önceki Yazısı