ellerim ellerinde.
bulutlar kadar yumuşaktı tenin.
yüzün solgun,
buz gibiydi leblerin.
bürünmüş ay parlaklığına uzun siyah saçların.
kıskandı bir yıldız,
kaydı sonsuzluğun içine.
küstü ay,
büküldü orak gibi.
öttü baykuş,
bitti düş.
kımıldadı yapraklar,
okşadı perdeleri serin bir rüzgâr.
ne ay vardı odamda ne kayan bir yıldız,
ne yanımda sen ne soğuk buselerin.
karanlıktı gece,
sığınmış geceye bir bilmece.
yalan mıydı düşlerim?
yalan mıydık ikimiz?
sarmıştı her yanımı nedensiz titremeler,
aşık mıydım ben sana?
sunuyor en ağır işkencelerini kimliksiz gece,
zifiri karanlık,
ürperten yalnızlık.
izmaritlerle dolu tabla,
atılmış sağa sola büyük küçük farklı farklı şişeler,
iğrenç bir koku.
hangi yüzüydü aşkın beni benden soğutan?
hangi cebiydi aşkın içinde kaybolduğum?
hangi sözüydü aşkın yürekten vurulduğum?
hangi ateşiydi aşkın içinde kavrulduğum?
hangi yeliydi aşkın yerlere savrulduğum?
Aşık oldum ben aşka,
aşık mıydım ben sana?
takıldım saate,
ilk kez duyuyordum sanki sesini,
beynime saplanan binlerce ok.
‘’Kırsam diyorum kurtulurum o sesten.’’
suç saatte mi?
bekliyorum umutsuzca yıllar yılı her gece,
çaresizliğin son demini kalem sundu bu gece.
çözülmeyen bilmecelerin savaşında,
geçmiyor zaman saate inat.
ah bir sabah olsa…
çözülür mü bulmaca?
sahi ,
aşık mıydım ben sana?
büyüsünde yok olduğum kahverengi bakışlar,
öğrettiler bana aşkı.
fecirler senli Selda,
akşamlarımda Leyla…
Mehmet Macit
01.11.2015
Dikili/İzmir