Evet pinokyo iştirakını bekleyen bir ağaç var burada.
Yaprakları sensiz geçen zamanla buz tutan.
Bana anlattığına göre bir zamanlar yan yanaymış dallarınız.
Su gibi akmış zaman ve aylar geçmiş aradan.
Bir gün kesmişler seni o ağacın gözleri önünde. Gebetto diye
bir marangoz özenmiş bezenmiş sana.
Ve o marangozun ellerinde hayat bulmuşsun. Zamanla o ağacı
unuttuğun anlaşılmış.
Ağaç bulutlarla anlaşıp senden haberler almış.
Bir gün duyduğunda sararmış bir iki yaprak ağaçta atmış hava
kendini o üzüntü yüzünden.
''Peki neden?'' ''Ne olmuş da bu kadar üzülmüş ağaç?'' dedim
kendi kendime o an pinokyo.
Sonrada duydum ki etten kemikten yara bantları kapatmış
yaralarını ve o sahneyi gören bulutun aklına ağaç gelmiş.
Haliyle dolup taşmış gözleri. Dudaklarında ise dolaşan
birkaç kelime.
''Etten kemikten yara bantları kapatmış yaranı izliyorum
uzaktan,
Gözyaşlarım bir bir indi ayrılık denen duraktan''
Sonra pinokyo. Bulutun gözyaşları ile ıslanmış ve
uzaklaşmışsın oradan.
Kaderin cilvesi galiba pinokyo farketmeden o ağacın altına
sığınmışsın yağmur sandığın gözyaşlarından kaçarken.
O ağaç o gün yeşerip çiçek açmış. Aradan geçen zamanla yine
o ağaç kurumaya yüz tutar olmuş.
Ama uzaktasın ve yerini bilmiyorsun pinokyo
Sen Gebetto'nun tahta pinokyosu değilsin artık bu aşikar ama
o ağaca ''Seni Seviyorum'' demediğin sürece burnun hep uzayacak...