Gönlümün başkentinde bir bayrak gibi dalgalanıyordu saçları. Elinde uçuşuyordu acaba neyi anlatıyor dedirten kitaplar. Yüzündeki buruk gülümsemeyle kaygılanırdı içim. Ve hatta kanardı, sevdiği var diye korkularla... Donuk bakışları bir an üstüme kayınca mutlu olurdum. Bir köşede otururken dalgalı saçlarıyla oynayınca başımı koyuveresim gelirdi omzuna. Tanıdık mıydı yabancı mıydı kokusu bilmiyordum. Ve bir ilişkinin sıradanlığıyla küçülür gözümde diye korkup bu başkentten izliyordum onu. Biraz tanıdık biraz yabancıydım ona. Sanki yıllardır var ve sanki yıllardır yok. Sanki yıllardır beklemişim, düşlemişim, korkmuşum, ürpermişim ve sandım ki yıllardır sevmiştim onu bu başkentte.
Zayiat-ı Kelam