Seni arıyorum.

Lamı cimi yok.

Halime bakıp da acıyanlar var bana, seni görmemişler asıl ben acıyorum onlara.

Hani Züleyha'y ı suçlamışlardı ya, Yusuf'a olan hayranlığından dolayı. Ki Yusuf'u gördüklerinde ellerini kesmişler meyve bıçaklarıyla.  Ve Züleyha'yı ayıpladıkları için mahcup olmuşlar. Seni gören beni niye ayıplasın ki!

 

24 saat seni düşünüyorum. Dakika yok ki başka bir şeyi düşüneyim. Her an sana ayarlı bir ömrün yaşayanı olan "ben" yokluğuna nasıl da dayansın? Düşün; saniyeleri üst üste koy, dakikaları, saatleri, günleri, haftaları ve ayları... Çık işin işinden, çıkabilirsen!

Akıl senin dışında bir şeyi düşünemez olur, kalp senin dışından başka biri için çarpmaz olur.

Mantığı yok bunun, izahı...

Benim gibi sevenin tek varı Allah'ı.

 

Bu nasıl bir düşünmektir, bu nasıl bir sevmektir?

Hiçbir insan sana benzemiyor, bu nasıl bir benzemezliktir, bu ne nasıl bir özgünlüktür, nasıl bir güzelliktir rabbim, sen ne güzel şey yaratmışsın böyle, ne de eşi emsali olmayan bir güzelliğe hayat vermişsin. Şükür sana rabbim, verdiğin en güzel nimettir o bana.

Ne de korkuyorum onsuzluktan, onunla olmak sonsuzlukta ne de güzeldir.

 

Ne de korkuyorum, ya bulamazsam diye seni!

Kim ne yapsın beni, bu seni arayış hikayemdir.

Bu seni kavrayış, bu seni anlayış, bu seni seviş hikayemdir.

En güzel hikayem sensin, satırlarım seninle anlam kazanıyor.

Şiir tadında bir yürüyüş, hayatımda en güzel dize sensin, en güzel şiir... Şiir sensen ben şairin olurum, "Kaptan şiirin peşinde" desinler bu arayışıma, şiir sokakta, şiir duvarda herkese ama bana şiir sende... Ne de şiirsin sen, şirin...

 

            Bir bankta oturuyorum, hava hafif esintili...

            Yer sapsarı yapraklarla bir halı gibi döşenmiş, çil çil altınlar serili sanki... Umrumda mı sanki?  Bulutlar bozuyor maviliğin hakimiyetini... Kuşlar uçuşup duruyor cıvıltı içerisinde hem kuşlar aşık olmaz ki!  Bir insan seli akıyor şehrin kalbinde, bir kalabalık ki sorma!

Seni arıyorum. Bu ne sensizliktir başıma bela olmuş,  bu ne yalnızlıktır! Kim bakar da bana, halimi görüp, der 'yazıktır.'  Hüzün üç öğün yediği tek azıktır. Oysa şimdi yediği kazıktır kazık!

            Aşkın varsa sen halini yaşıyorum, en halini, en beter... Sensizliğe artık yeter diyorum.

 

            "Nerdesin?" diyorum tutup da kollarından bütün insanları kendime çeviriyorum.

Ama nerdesin diye sorduğum hiçbir insan sen değil! Bu kadar mı yok olur bir insan? "Kardeş iyi misin?" diyor biri belli ki acımış halime. Başka birisi de  "Böyle bulamazsın be güzelim!

Kaç milyon insan var bu şehirde?" diyor. Birisi temkinli yaklaşıyor, belli ki korkmuş

"Ben değilim aradığın." diyor. Kafayı yiyeceğim, yoksun diye. Yer mi yarıldı sen girdin içine? Gök mü delindi seni çekti içine? Bir okyanus yutmuş belki de . Bir dağ alıp da saklamış. Gülemiyorum sensiz; yüz hatlarım hissiz.

 

            Nerdesin diye haykırıyorum.

            Bulamasam da beni duyduğuna inanıyorum ve  avazım çıktığı kadar haykırıyorum yüzünün tam ortasına, gözlerini en derinine:  Seni seviyorum.

            Sevdiğin ne varsa kutsalımmış gibi bakıyorum. Papatyalara gözüm gibi bakıyorum, yok yok sen gibi bakıyorum! Dinlediğin şarkılar ezberimde. Kasım nefretimi kazanmış, düşmüşüm takvimimden. Kasımı yaşanmamış sayıyorum. Senden hiç ayrılmamışım gibi takılıyorum.

 

            Çay içiyor bir adam ve bir kadın. "Sen misin?" diyorum acaba! Eğilip de yüzüne bakıyorum kadının. Senin güzelliğinin kıyısı bile etmez, okyanus yüzlüm! Baktığım yüzlerce insan hep çirkin, hiçbirinde senden iz dahi yok. "Tek sen misin güzel bana?" diye sormak istiyorum sana.

 

            Şehirlerarası otobüs terminallerindeyim. İhtimal dahilindedir seni görmem.

Sana dair bir iz bulsam hani diyorum yüzümü süreceğim, o iz, ayağının izi dahi olsa! İçimde öyle bir sen yaratmışım ki sonra kalkıp hayranın olmuşum. Sen bile inanmazsın bu kadar sevildiğine! Bütün dünya bir yana, benim sana olan aşkım bir yana. Daha ne dememi bekliyorsun dönmek için. Armut dersem çık, elma dersem çıkma mı?

            Ben yazmaktan yorulmadım sen okumaktan...

            Bu aşkı anlatacak kalem, hiçbir zaman kırılmaz ve tükenmez, sayfaları da asla bitmez.

            Bu yüzden kaleme ve kağıda iyi örnek olmamız gerekir. Hep ve tek sevmek; ruhunu ruhuma doldurur gibi, canını canına katar gibi...

 

 

( Seni Arıyorum başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 8.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu