Mezhep kelimesi de tıpkı, tarikat ve sünnet gibi ‘gidilen, takip edilen yol’ demektir.  Bütün bunların her birinin bir hedefi, amacı ve yöntemi vardır.

 

Müspet anlamda düşününce bu dini kurumlar bir zenginlik, kolaylık ve belki rahmet olarak algılanması gerekirken pratikte öyle olmamıştır maalesef.

 

Tarih boyunca fanatik, mutaassıp taraftarlar kendi mezhep veya tarikatlarını bir üstünlük vesilesi sayarak karşı tarafı tahkir etme yönüne gitmiştir.

 

Bidayetten günümüze kadar bölünme, parçalanma ve kutuplaşma açısından meseleye baktığımızda Müslümanlar kadar bölük pörçük başka bir milletin olmadığı net bir şekilde orta yerde durmaktadır.

 

Bu süreç yaşanırken münafıkları; dâhilî-haricî düşmanları da elbette hesaba almakta fayda vardır. Aksine doğru bir tahlil yapılamaz!..

 

Müslümanlar dünyevileşince, basiretleri körelip ferasetleri de bağlanınca yeryüzünün en mustarip milleti (ümmeti) haline gelmiş oldular.

 

İslam âlemi açısından ümmetin perişanlığının en büyük nedenlerinden biri olarak mezhepçilik sayılabilir. Ülkemiz açısından da cemaatçilik, hizipçilik, dernekçilik ve sendikacılık bazında bir takım ayrışmalar, kısır çekişmeler olduğunu söyleyebiliriz.

 

Rableri, peygamberleri, kitapları ve kıbleleri bir olan Müslümanların kendi aralarında vahdeti, kardeşliği tesis edememeleri oldukça düşündürücüdür.

 

İşte bu yüzdendir ki; amellerimiz, dualarımız, temenni ve niyazlarımız karşılık bulmuyor. Ya da dindarlığımız sadece söylemde kalıp fiiliyata yeterince ve gereğince yansımamaktadır ki,  böyle acınası bir haldeyiz!..

 

Son zamanlarda meydana gelen gelişmelerin bir taraftan ucu gelip bize değdiğinden bigâne kalamıyoruz haliyle…

 

Suriye, Irak, İran ve Mısır’daki vakalar bu kabil müteessir olduğumuz ve izahta zorlandığımız gelişmelerdir…

 

Kendi halkını resmen katleden Beşar Esed’e şiî damarından ötürü adı İran İslam Cumhuriyeti olan bir ülkenin destek vermesi, üstüne üstlük keyfi Suriye’ye destek mahiyetinde bomba yağdıran Rusya’nın muvaffakiyeti için Cuma hutbesinde dualar etmesi haddini tam aşmaktır…

 

Yine kelime anlamı, ‘Allah’ın taraftarı’ anlamına gelen Hizbullah’ın aynı şekilde Sünnilere karşı terör estirmesi sadece mezhep taassubundan dolayıdır…

 

Tüm bunlar olup biterken, Müslümanlık nerede, kardeşlik nerede, vicdanlar nerede, dost-düşman nerede?..

 

Öte tarafta “Irak-Şam İslam Devleti” demek olan Işid, Daeş veya Daiş  diye telaffuz edilen ne idüğü belirsiz dünyanın en vahşi, en kanlı, en acımasız din kisveli terör örgütünün eylemleri var ki, bu da insanın kanını dondurmaktadır. ..

 

Durup dururken var olmayan emperyalistlerin, batının, Amerika’nın, israil’in ve hatta kimi şuursuz Müslümanların -ki, Müslüman asla şuursuz olamaz, olmamalıdır- direkt veya endirekt desteği ile canavar bir örgütün serüven ve maceralarına tanık olmaktayız!..

 

Netice itibariyle meydana gelen her bir olay Müslümanların aleyhinedir… Eğer İslam coğrafyası süreçten ibret alarak kendine gelmezse kan, gözyaşı, zulüm ve perişanlık devam edecektir.

 

Geldiğimiz bu noktayı Efendimiz (a.s.)’ın asırlar öncesinden kıyametin alametlerinden addederek haber vermesi de zaten ahir zamanda bulunduğumuzu göstermektedir…

 

Tabii ki, bu da şu demek değildir; ‘nasıl olsa dünyanın sonu, elleme böyle devam etsin, işler olacağına varır’ gibi bir gerekçeye sarılarak kendini boşlamak ve sadece süreci izlemek Mümin olmakla bağdaşmaz bir tutumdur…

 

Çünkü Müslümanlar bir bedenin organları gibidir, herhangi birisi acı çekerse tüm beden o acıyı hissederek çeker ve ümmet olma bilinci de bu demektir zaten…

 

Yüce Allah evvelemirde Müslümanlara güçlü bir irade, idrak, izan ve ümmet olma şuurunu ihsan eylesin temennisiyle…

 

 

MFK

( Müslümanların Bölünmesinde Mezhepçilik Faktörü başlıklı yazı MFK tarafından 11.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu