İçişleri Bakanı, kameralar önünde Cizre’de operasyonların bittiğini açıklayarak, hiçbir terörist unsurun kalmadığını iftiharla sunuyordu.

Cizre kurtulmuştu! Sahi kimden kurtuldu? Kendi sınırlarımız içindeki bir ilçenin kurtuluşu anlamına gelecek açıklamalar başarıdan çok düşünülmesi gereken acı bir tablonun karşılığıdır. Karşımızda düşman mı vardı? Kimlerden kurtardık Cizre’yi?

 

Şehrin harap halini, ölen altı yüzün üzerindeki teröristi ve onlarca şehidin ve yakınlarının acısını gördükçe, bu manzaranın aslında hiçte övünülecek bir başarı olmadığı tüm çıplaklığı ile karşımızda durmaktadır.

 

Çözüm denilen süreçte Aklı selim insanlar, muhalefet liderleri, defaatle bu çözüm sürecinin sonunun hiç iyi olmayacağını söylemelerine rağmen: Dönemin Başbakanı(Şimdi ki Cumhurbaşkanı) eleştirilere alaycı ifadelerle karşılık vermiş, kendilerini eleştirenleri daim küçümsemiştir.

 

MHP Lideri Bahçeli’yi hedef alarak: Ey Bahçeli, sen bunları anlamazsın, kanla siyaset yapmayı bırakın diyor, CHP liderinin: Sorun Mecliste çözülsün sözlerine ise: CHP’nin müdürü diyerek Kılıçtaroğlu’nu hiç önemsemiyordu. Akademisyenlerin gerçekçi açıklamalarını ise zaten dikkate alan yoktu.

 

Sonu belli olmayan bu süreç döneminde PKK güçlenmiş, gençlik yapılanmasını tamamlamış, hatta karakollarını oluşturmuş, sözde vergi toplamış, kendi mahkemelerini kurarak insanları yargılamışlardır. Pek çok Kürt gencini isteyerek ve istemeyerek bünyesine katmıştır. Gelişmeler an be an aleni olduğu halde Hükümet sessiz kalmış, Valilerin elini kolunu bağlamıştır.

 

Yedi haziran seçimlerinde istenilen sonucun almaması üzerine şiddete yönelik siyaset başladı. Bir süre öncesinde PKK’nın eylemsizliği askıya almış, şiddet eylemlerine başlamıştı. Belki de Suriye’deki gelişmelerden umutlanmış, Kobani gibi kanton olmayı kafasına koymuştu. O gücü kendinde görüyordu herhalde. Çözüm süreci boyunca ve daha öncesinde şehit cenazelerinin bile yasaklanmasına varan gayri ciddi uygulamalar, (Bu süre içinde şehit cenazesine katılan ülkücüler ve MHP’liler kandan besleniyor diye sürekli yandaş medyada eleştirilmiş, şehit cenazeleri neredeyse gizli kaldırılmak istenmişti) bir tarafa bırakılarak yandaş medyanın bütün topları şiddeti savunur olmuş, kan siyaseti gütmüşlerdir. Bu durum hala devam etmektedir. Ne garip değil mi?

Pek çok insanın aramızdan ayrılmasına vesile olan çatışmalar tüm şiddeti ile aylarca devam etmiş, medya ve basın manşetlere taşımışlardır.

PKK terör örgütüdür, meydanı onun kullanmasına izin verirseniz o kendi çıkarı için en iyi çalışmayı yapacaktır, bu durumda şiddetin sorumlusu olarak PKK ve hamisi HDP’yi gösterip işin içinden sıyrılmak asla doğru bir yaklaşım değildir.

 

Bu süreçte bir şehrin yer altı ve yer üstü yapılarının tahrip olması, nice Kürt gencinin bu boşlukta PKK’ya katılması sonucu telef olması, onlarca asker ve polisin şehit olmasının yegane müsebbibi Ülkeyi yönetenlerdir.

 

Sonuç olarak: Kandırıldık sözünün arkasına sığınarak kendilerini bu vebalden kurtarmaya çalışmışlardır Peki bu aşamada yönetenler: ‘’Kandırıldık’’ sözü ile kendilerini kurtarabilecekler mi? Asla…

Hiç olmazsa ekranlara çıkarak bu Milletten özür dilemesini bilmeliler ve geçen bu süre içinde hata yaptıklarını kabul etmelidirler. Aksi halde dökülen kanın sorumluluğundan kurtulamayacaklardır, tarih daima gerçekleri gün ışığına çıkararak suçu olanları kendi akışında yargılayacaktır.

 

Cizre kurtuldu, kahramanları kim? Bu sorunun yegane muhatabı kahraman asker ve polislerimizdir. Onlar ki ölümü göze alarak şehri ele geçirmeye çalışan teröristlerle gece gündüz demeden çarpışan, hayatlarını kaybeden, geride dul, yetim bırakan aslanlardır.

Bir kez daha Tüm Dünya ve PKK gördü ki, Türk Milleti Vatan, Bayrak denince olmazları başaran çılgın insanlardır. Bizi sevmeyen PKK hamileri inanıyorum ki şöyle düşünmüşlerdir: T.C.Devleti artık havlu atacak, Cizre ve bu gibi şehirler PKK’nın kontrolüne geçecektir. Yanıldıklarını anladıklarında eminim şaşırıp kalmışlardır.

 

Biz, ne Arap Milletine, ne Avrupa, ne Amerika Milletine benzeriz. Herkes bilsin ki, Türk insanının genlerinde diğer Milletlerde olmayan asil bir yapı var her daim bu Milletin genlerinde yaşayacaktır.

Bu ülkenin sahipleri, beyaz kefene bürünüp Türklüğünü unutan gafiller, Türk’e hakaret eden zavallılar değildir. Bu Ülke, uğruna çok bedel ödenmiş bir Vatan’dır ve sahipleri asil Türk Milletidir ve öylece kalacaktır.

Ülkeyi otuz altı etnik parçaya ayıran Baştaki Yönetenler, Erkler, Ulemalar Din görevlileri, Akademisyenler, bu Milletin adını söylemekten kaçınanlar:

Bizi bir arada tutan en kuvvetli bağ Müslüman Türk kimliğidir. Korkmadan gururla meydanlarda seslendirin. Emin olun bu Millet, ölümüne sizin arkanızdan gelecektir.

Delil mi? İşte karşınızda…

 

Mehmet Macit

12.01.2016

Dikili/İzmir

( Cizre’nin Kurtuluşu!!! başlıklı yazı mucit55macit tarafından 12.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu