1
DELİ GÖNÜL
Bir akşam
üstü şöyle ceketi omuzlayıp
Dumanlı dağ
başına çık diyor deli gönül
Bu sırlı
yolculuğu eşten dosttan saklayıp
Sahtekâr
köprüleri yık diyor deli gönül
Küfret
kalleş şehire, el salla bütün köye
Çıplak
ayaklarınla dokun yeşile suya
Yalnızlık
havasını ciğere doya doya
Yıkılıncaya
kadar çek diyor deli gönül
Ne komşuyu
umursa ne çocuğa dertlim de
Ne sürülerle
uğraş ne ineğe sütlüm de
Ne ekmeğe
köle ol ne şekere tatlım de
Bilinmez bir
meçhule ak diyor deli gönül
Bu kahpe
düzen daha fazlasını çalmadan
İmam sarığı
giyip son namazı kılmadan
“Şeyhoğlunun
misali” ciğer verem olmadan
Derdini
kurda kuşa dök diyor deli gönül
Bir nebze
sarılarak garip dumanla pusla
Gireceğin
mezarı kendi elinle süsle
Nur seher
bitimin de sırtı ağaca yasla
Son bir
Dünya gözüyle bak diyor deli gönül
Sırtımda ki
torbaya semaveri ve çayı
Kalem ile
kâğıdı bir de sevdiğim ney’i
Bilgiyi
birikimi, geri kalan her şeyi
Üst üste
toparlayıp yak diyor deli gönül
İnsanlık
coşa gelmiş zulüm içinde elbet
Yoksulları
umudu gurbet içinde gurbet
Çiftci baba
da aynı, işi gücü muhabbet
Bunlardan
sana fayda yok diyor deli gönül
Ahmet Çiftci 24.03.2016
Kastamonu /Tosya