Ruhumun
Dinmeyen yaralarının
Derinliklerinde
Aylar var ki gidip geliyorum
Öyle çok acılar, sevinçler
Hapsedilip kundaklanmış ki
Sağnak yağmurlar yağıyor
Gel gitler sanki çalar saat
Beyinim de ruhum da
Her an, her dakika, her saat başı
Zamansız çalıyor
Bakıyorum da onca yükle
Farketmeden
Hayatın çıkmaz yollarında
Ne çok yol katletmişim
Küfemi
Ne çok doldurup boşaltmışım
Hiç düşünmemişim
Öyle böyle derken gün gelir
Yürek ağlar, kalp yorulursa
Gönül senden hesap sorar
ki
Sen o gün geldiginde
Cevap vermek şöyle dursun
Boynunun bükülmesine
Omuzlarının düşmesine,
Gözlerini kaldırmaya bile
Cesaret edemeden
Başın önünde
Tüm ezikliğinle,
Yok oluşluğunla
Yalnızca susarsın!..
Şimdi daha iyi anlıyorum
Kahveyi, çayı neden
Şekersiz çok sevdiğimi
Ruhumun kalabalık arasında
Neden köşe kapmaca oynadığını
Neden yalnızlığı tercih edip
Kuytu köşelere sığındığımı
Ruhum, yüreğim, gönlüm
Gelen gidenin attığı taşlar yüzünden
Kör kuyuları mesken tutmuş meğer
Ben ise
Her defasında
Eyvallah demişim
Şimdilerde geç kalınmış
Ne ahlar, vahlar,
Ne verilen binbir vaatler
Ne dilenen özürler..
Kar ediyor
Suskun, düşkün Gönlüme!..
Kuytu bir köşede
Yalnızlığa mahkum edip
Kendi ellerimle susturduğum
Ruhum, Yüreğim, Gönlüm!
Ölüme sessiz sedasız
Her geçen gün
Bir adım daha yaklaşırken
Ben sadece
Bir başkasının hayatına bakar gibi
Kendi hayatıma seyirci kalıp
An ben an!..
Yabancılaşıyorum!..
Suskun
Düşkün
Bi çare
GÖNLÜM DE!..
11.03.2016 ANKARA P.ÇETİN
(
Suskun Düşkün Gönlüm başlıklı yazı
Kara kız tarafından
8.04.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.