Bu şehirde,,
hece, hece hayallerimi yaktım çağa uymak için
kızıllarda uyandım düşlerimi vurmak için
kavgalara sarıldım yıldızlara tutunmak için
kör kuyulara düştüm ışığa kavuşmak için
karanfil kokusu sardı bedenimi
karanfil ve duman kokululu gecelerde
hoyrat kavgalarda, kara düşlerde
kurşunlar arasında uyandım,,
— bir anlığına hürdüm, özgürdüm
bu şehir’e küskün deli yüreğim
bu şehirde mertliğim başıma bela
bu kent hançerledi beni sırtımdan
bu şehir kopardı beni hayallerimden
— üsküdar, sana kırgınım, kırıldım
bir mavi gözlü kadına vurgundum
bir paslı kurşunla bağrımdan vuruldum
bir çınar ağacı gibi güçlü, ve dimdikti başım
köklerimi yaktılar kor ateşle, yandım
yıkılmadım
ağlamıyorum
isyan etmiyorum
kurşun sıkmıyorum
ağlamıyorum
yıkılmadım
— çünkü
gün gelir, bir şafak vaktiyle
küllerimden yeniden doğarım
o kadını unutur geçerim
hilal uğruna, bir tan vaktiyle
küllerimden yeniden doğarım
vatan düşmanlarını
tek tek ezip geçerim
çakallar bana ulaşamaz
çünkü ben daha yıkılmadım…
Suskun //