MÜZİKLE GÜNE BAŞLAMAK

 

     Barış MANÇO şarkılarını sever misiniz? Çocukluğumdan bu yana kendisi en sevdiğim sanatçı olmuştur. Üniversiteden mezun olduktan sonra bile en sevdiğim ses sanatçısı kim diye düşündüğümde, kendisi kalbimde yine birinci sırada idi. Kol düğmelerinden halhala kadar en ufak şeyde bile şarkı üretebilen bir sanatçımız. Gönlümde yirmi dört ayar Manço, çocukken bir gün büyüdüğümde kendisiyle evlenmeyi hayal ettiğim bir Barış ağabey oldu hep. Mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın. “Gülpembe, Arkadaşım Eşşek, Nane Limon Kabuğu, Anahtar, Dağlar Dağlar, Süper Babaanne, Kara Sevda, Kol Düğmeleri, Bugün Bayram, Hal Hal, Ayı, Müsaadenizle Çocuklar” şarkıları çocukluğumdan bu yana popülerliğini yitirmeyen şarkılarıdır.

      Güne müzikle başlamak farklı kılar insanı. “Müzik ruhun gıdasıdır.” sözü hep dildedir. Bir işe, derse, okumaya, araştırmaya, yazmaya müzikle başlamak sanki baştan yaratır sizi. Ritim, ellerle tempo tutma, müzikle raks etme yenilik çoğaltır kalbinizde. Müzik deyince aklıma Barış Manço gelir hep. Pop müziğini kimi zaman halk müziğine uyarlayan, deyimler ve atasözlerimizden anlamlı şarkı sözleri üretebilen, kendi bestelerini ve müzik grubunu kendisi oluşturabilen, çocuklarla ilgili örnek bir program başlatan, film yapımcısı ve usta devlet sanatçısı Manço. Bana: “En sevdiğin ses sanatçısı kimdir?” diye sorduklarında verdiğim yanıt hep aynı kaldı. “Yediden yetmişe herkesin sevgilisi olan Barış Manço’dur, en sevdiğim sanatçı.” dedim hep. İkincisi kim mi? O da: “ -Sanat Güneşi- diye hitap edip gönlümüzde yer verdiğimiz, Türk Sanat Müziğine taht kuran, güzel Türkçe’mi tane tane konuşan, sesiyle ve giyim tarzıyla herkesi renklendiren Zeki MÜREN’dir.” diye rahatça cevap verirdim sorunuza.


 

     Popülerliğini yitiren şarkı sözleri besteleyen, geleceğe bir şey katamayan, çocuklarımızın ruhunu argo sözlerle yaralayan, anlamsız besteler içeren, müstehcen video ve kliplerle gençliği kötü etkileyen, bir anda ünlü olmak için bazı değerlerini yitiren, şarkılarıyla halkın duygularını sömüren, anadilime hakaret içerecek şekilde Türkçe’yi ezip geçen ve yabancı dille bunu örtbas etmek isteyen, alkol ve sigarayı genç nesle iyi bir şeymiş gibi görsellikle sunan, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Talim ve Terbiye Kurulu onayından geçmeyen eserler ve de bunların sanatçıları nedense beni sanattan nefret ettirir. Sanatta ilerleme, müzikle uğraşma, kitap yazabilme, beste yarışmasına hazırlanma, bir müzik aleti çalabilme, film çekme, senaryo yazma, şiir yayınlama, gazete çıkarma, proje hazırlama ve daha bir sürü emek sabır ister. Alın teri ister ve dua bekler. “Korsana Karşıyız!” sloganını yayıyoruz ama bu sözün arkasında ne kadar durabiliyoruz? Sıradan bir eser bile emek işidir, elbette onu da beğenen hayranları vardır. Aslında her sanatçıya, emek işçisine telif ücreti verilmeli. Devlet sanatçısı mertebesinde olmayı hak edenlerin madden manen arkasında durulmalıdır. Son zamanlarda Türkiye Cumhuriyeti devletimizin unutulup mağdur olan, evi barkı olmayıp ortada kalan, birçok sanat eseri üretmiş fakat kimsesi olmayan sanatçılarımız için huzurevleri ve sanatçıları sahiplenen evler açmaları hepimizi mutlu etti. Böyle haberleri duyunca inanın ülkemiz, sanatı ve sanatçıyı sahiplenmemiz, arkamızda sağlam bir devlet eli olduğu için güvenmemiz insanın içini ısıtıyor. Eminim sizler de bu tür haberlerle mesut olmuşsunuzdur.


 

     Konuya müzikten, Barış Manço’dan girdik ve sanatçılara, korsancılığa dek uzanıverdik. Müzik ruhun gıdası ama iyi gıdalarla beslenirse o ruhumuz tam bir ruh olur. Nasıl ki alkol ve sigara bünyemizi kötü etkiliyorsa anlamsız müzik sözleri de ruhu karartıverir. Ben sanata sanat demem, o müzikteki sanat bana bir şey katmıyorsa. Sabah kalkınca camı açıp odamızı havalandırmak, ardından radyoda hafif bir müzik açmak yahut sabah haberleriyle günü yorumlamak bile ruhumuza ayrıcalık katar. En sevdiğiniz kupanızda yahut porselen fincanınızda sıcacık Türk kahveniz varsa, elinizde sevdiğiniz bir kitap gülümsüyorsa, bir de yanında hoşsohbetli aile ortamınızla kurulan enfes bir ev kahvaltısı hazırlanmışsa o günün en mesut insanısınızdır. Kahvaltımı yapmadan dışarıya hiç çıkmadım ben. Hayatımda kahvaltısız geçen bir tek sabahım dahi olmadı, desem doğrudur ve kahvaltıdır beni ayakta tutan. Annem babam öyle eğitip yetiştirdi ve hep öyle öğrendim ben de. Bazen yanınıza aldığınız kırmızı elmanızla ekmek arasına sıkıştırdığınız küçük kahvaltılık da mutlu eder aceleniz varsa. Çantasında ufacık yiyeceğe bile yer açmalı insan, yolu uzun ve işleri yoğunsa. Türk kültürü olarak ne leziz yemeklerimiz, derin tarih kökenimiz, yöresel değerlerimiz var bir araştırsak.

 

     Müzikle güne başlamak ve annemize sımsıkı sarılmak haz verir hepimize. Evlât kaç yaşında olursa olsun annesinin gözünde hep ilk günkü gibi ve hiç büyümemiştir. Şarkı gibidir hayat ve müziksel bir havada seslenir size. Müzik ruhuna dokunuyorsa sendendir bu, içinde güzellik ve anne sevgisi varsa senin keşfinle büyür o sevgi. Sendendir, sizdendir ve sizden doğar tüm şarkılar. Aklıma Şeyh Galip’in ‘Sendendir’ redifli gazeli esti:

 

 

Benim feyz-i hayâtım hâsıl-ı rûh-ı revânımsın

Eğer sermâye-i ömrümde kârım varsa sendendir

 

     Günümüz Türkçesi ile açıklaması:

 

Benim hayatımın bereketi, akıp giden ruhumu ortaya çıkaran sensin.

Eğer ömrümde bir kazancım varsa senin sâyendedir.

 

 

     Şeyh Galip’in “Hüsn ü Aşk” adlı eserini birçoğunuz duymuş ve okumuşsunuzdur. Türk Dili ve Edebiyatı dersinde ve bölümünde üstünde durulan baş eserlerden biridir. Galip’in şarkı ve gazellerini yorumlamak uğruna akademisyenlerin yoğun çabasına şahit olanlarınız da çoktur. Asıl müzik, köklü sanat eseri, edebi mısralar böyle şahsiyetlerle şekil bulur. Şeyh Galip şarkı türünde de güzel eserler bıraktığı için kendisinin Şarkı örneğine değinsek bir de:

 

 

Ey nihâl-i işve bir nev-res fidânımsın benim

Gördüğüm günden beri hâtır-nişânımsın benim

Ben ne hâcet kim diyem rûh-ı revânımsın benim

Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim.

 

     Günümüz Türkçesi ile açıklaması:

 

Ey işveyle salınan, bir taze fidanımsın benim

Gördüğüm günden beri hatırımda iz bıraktın

Su gibi akıp giden ruhumsun benim dememe ne hacet

Gizlesem de, açıklasam da canımsın benim.


 

 

     Barış Manço’nun da günümüz Türkçesiyle yazdığı o eşsiz sözleri, Şeyh Galip’in mısralarında buluşturdu beni. Üniversite ders notları arasında buldum şarkı örneğini ve günümüz diline uyarlayıp açıklayanın da altında adını göremedim. İnsanlara saygım olduğu için, kendi yorumum olmadığını hemen sizlere bildireyim. Şarkılar ve müzik de olmasa hayat anlamsız olmaz mıydı sizce de. Bir insan tatlı dille, güler yüzle heyecan katar işine ve çevresine. Aslında en başta öğrenmemiz gereken dil, tatlı dildir Barış Manço’nun tabiriyle. Müzikle güne başlamak ve ruhumuza şarkı sözü fısıldamak haz verir insan olana. İnsanî değerleri yitirmeden ve kültürel kimliğimiz uçmadan yakalamalı o saf duyguları. Müzik ruhun gıdası lâkin faydalı müzikler dinlersek o gıdamız ruha yararlı. Dişe dokunur işler yapabilmeli insan ve geleceğin çocuklarına kalıcı armağanlar muştulamalı. Müzik ruhun gıdası ve ruhumuzla canlanmalı.                   KONUK YAZAR

 

( Müzikle Güne Başlamak başlıklı yazı KONUK YAZAR tarafından 15.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu